Hepimiz zaman zaman omuzlarımızda bir göz hissi veya birinin bizi izlediğine dair tuhaf bir duyum yaşamışızdır. Bu; sokakta yürürken, alışveriş yaparken ya da hatta kendi evimizin rahatlığında bile olabilir. Peki, bu his nereden geliyor?
Rahatsız edici bu duruma, bilim farklı bakış açıları ile cevap veriyor. Beynimiz, gözlerimiz bu işin temel yapı taşı iken psikolojin etkisi de yadsınamayacak kadar fazla.
Kimi zaman sinir bozucu kimi zaman da merak uyandıran bu hissi, beynimiz bize neden yapıyor?
Yine dönüyoruz evrime.
İnsanlar olarak, evrim sürecinde hayatta kalmak için sürekli çevremizi tarayan, tehlikeleri önceden sezen bir yapı geliştirdik. Böylelikle gözlerimiz de aslında oldukça gelişti. İzlenme hissinin yanı sıra birisinin güneş gözlüğünden bile bize bakıp bakmadığını bilir olduk.
Bu, “savaş ya da kaç” tepkisiyle de bağlantılı. Çevremizdeki tehlikeleri sezme yeteneğimiz, potansiyel tehditlere karşı bizi hazırlıklı kılar. Yani birisinin bizi izlediğini hissetmek, aslında bu eski savunma mekanizmasının bir parçası.
Psikolojik faktörler de bu hissi tetikliyor.
Anksiyete, stres ve paranoid düşüncelerle ortaya izlenme hissi de çıkabiliyor. Araştırmalar, yüksek stres altındaki insanların daha şüpheci ve tetikte olduğunu gösteriyor. Bu durumlar da gerçekte kimse olmasa bile, birinin bizi izlediğine dair yanılsamalar yaratabiliyor.
Şizofreni belirtilerine bakacak olursak da karşımıza aynı duygu çıkıyor. Tetikte olmak ve paranoyanın baş gösterdiği şizofreni rahatsızlığında beynin amigdalayı da içeren, hayatta kalmaya dayalı davranışsal tepkilerimizi de kontrol eden limbik sistemde meydana gelen anormal aktiveyle ilişkili olarak izlenme hissi ortaya çıkıyor.
Beynimiz, eksik bilgileri doldurma eğiliminde.
Beynimizin yapmadığı şey yok. Bunlardan biri de göz ucuyla bile gördüğümüz ancak net olmayan bir şekil veya gölgeyi tamamlamak olunca bazen bu durumu tehdit algısına dönüştürebiliyor. Ancak bu yanlış alarm. Aslında zararsız olan şeyleri de tehdit olarak yorumlayabiliyoruz.
Çok mu film izliyorsunuz?
Eğer bir korku filmi izlediniz ya da gerilim kitabı okuduysanız, konunun içine çekildiyseniz ardından bu hissi yaşıyor olabilirsiniz. Sadece o anlık değil geçmiş deneyimler de izlenme hissini tetikleyebiliyor. Çocukken izlenme ile ilgili korkutucu bir hikâye duymak ya da benzer bir deneyim yaşamak, yetişkinlikte bu tür hisleri ortaya çıkarabiliyor.
Türkiye’de yaşadığımızı da unutmayalım.
Özellikle kadınların bu hissi yaşaması son yıllarda maalesef artmış durumda. Kadın cinayetleri, tecavüzler durmak bilmeyince kadınların sokakta yalnız yürümesi zorlaştı. Hâl böyle olunca da özellikle ıssız ya da karanlık bir sokakta yürümek, sakin bir metroya binmek korkutucu unsurlar oldu. Gerçi o saatte dışarıda ne işimiz var değil mi?
Sonuç olarak gerçekten kimse sizi takip etmese bile yaşadığınız izlenme hissi genellikle zararsız. Ancak bu hissi çok sık yaşıyorsanız ve artık yaşamınızı ciddi anlamda etkiliyorsa uzmana danışarak destek almanızda fayda var.