E171 koduyla bilinen titanyum dioksit, bugün sakızdan diş macununa, fondötenden tıraş köpüğüne kadar günlük hayatta kullandığımız yüzlerce üründe kullanılıyor. İşin korkutucu yanı, her gün maruz kaldığımız bu katkı maddesinin DNA yapımızı bozma ihtimali bulunuyor…
E171 koduyla bilinen gıda katkı maddesi titanyum dioksit, bugün dünyanın dört bir yanında gıda ürünlerini beyazlatmak için kullanılıyor. Renk ve parlaklığı artıran bu katkı maddesi, diş macunundan kabartma tozuna kadar her gün kullandığımız birçok üründe yer alıyor.
Soframızda, kişisel bakım dolabımızda ve en önemlisi de günün sonunda vücudumuzda bulunan E171’in ne kadar zararlı olduğu yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Bugüne kadar kimse bu gıda katkı maddesine sesini çıkarmasa da Avrupa Birliği, geçtiğimiz yıl “gizli tehlike” olarak nitelendirdiği bu maddenin kullanımını yasaklayacaklarını dile getirmişti. Peki hepimizin her gün tükettiği bu katkı maddesi uzun vadede nelere sebep oluyor?
Titanyum dioksit gıdalarda ne işe yarıyor?
E171 adlı bu bileşiğe doğada saf bir şekilde rastlanmıyor. Titanyumun oksitlenmiş hali olan bu katkı maddesi, demir titanyum dioksit cevherleri aracılığıyla üretiliyor.
Titanyum dioksidin genel amacı, gıda ürünlerini beyazlatmak ve parlaklığını artırmaktır, ancak bu katkı maddesi aynı zamanda nem çekme özelliğine de sahip olduğu için ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılır. Aynı zamanda bu katkı maddesinin rengi, ne kadar UV ışığına maruz kalırsa kalsın asla solmaz.
Titanyum dioksit, günlük hayatta kullandığımız birçok üründe yer alıyor
Titanyum dioksit ya da E171 terimleri size uzak gelebilir, ancak bu katkı maddesinin günlük hayatta ne kadar sık tüketildiğini duyduğunuz zaman sizin de çok şaşıracağınıza eminiz.
Diş macunu, sakız, beyaz çikolata, beyaz un, şekerlemeler, tıraş kremi, şampuan, güneş kremi, leblebi, boya, sos ve pastacılık ürünleri gibi onlarca ürünün içerisinde yer alıyor. Yani anlayacağınız üzere biz her ne kadar farkında olmasak da E171, günün her anında yanımızda ve istemeden de olsa vücudumuza aldığımız bir kimyasal.
E171 hakkında endişe verici iddialar neler?
Bilim dünyasının E171 hakkında endişelenmesinin en büyük sebebi, hayvanlar üzerinde yapılan testler. Bugüne kadar özellikle fareler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki E171’in vücuttan atılımı mümkün olmuyor ve bu katkı maddesi, uzun vadede DNA yapısını bozuyor. Ayrıca E171, nem tutma özelliği sayesinde vücudun su dengesini bozarak zaman içerisinde vücutta tahribata yol açıyor.
Peki E171, neden bu kadar zararlı?
Gelelim olayın en önemli kısmına. Avrupa Gıda Güvenli Otoritesi’nin (EFSA) E171 üzerinde yaptığı araştırmalar, bu katkı maddesinin gıda sektöründe kullanıldığı takdirde herhangi bir sorun teşkil etmediğini gösteriyor. Yani bu araştırmalara göre E171, oral yolla veya cilt temasıyla insan vücuduna herhangi bir zarar vermiyor. İnsanlar için asıl sorun, sanayi tipi ürünler için kullanılan E171’i soluyarak başlıyor.
Anlayacağınız üzere sakız, beyaz un veya şekerleme gibi gıda ürünlerinde E171 tüketmenin pek bir zararı yok gibi görünüyor. Daha doğrusu bugüne kadar E171 tüketmenin kansere yol açtığına dair sağlam bir bilimsel bir sağlam kanıt yok. Çünkü bu zamana kadar yapılan tüm araştırmalar sadece hayvanlar üzerinde yapılanlarla sınırlı kalmış durumda. Yani gıda sektöründe kullanılan E171’in zararlı olduğunun kanıtlanması için insanlar üzerinde daha fazla bilimsel araştırma yapılması gerekiyor.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, titanyum dioksiti 2B’de, yani insanlar için kanserojen olabilir kategorisinde değerlendirmiş durumda. Ancak E171’in bu kategoride olmasının sebebi sanayi tipinde kullanılan türünden kaynaklanıyor.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalardan biri, E171’in anne karnında fetüsa ulaşabildiğini gösteriyor
Fransız Kamu Araştırma Enstitüsü’nde (INRAE) görevli bilim insanı Eric Houdeau, geçtiğimiz senelerde hayvanlar üzerinde yaptığı bir araştırmada E171’in anne karnından fetüse ulaşabildiğini kanıtladı. Fareler üzerinde yapılan bu araştırma, E171’in fetüs gelişimini olumsuz yönde etkilediğini gösteriyordu ancak aynı testin insanlar üzerinde yapılmamış olması, E171’in insanlar için de zararlı olabileceğini göstermekten biraz uzak kaldı.
Hatta Hodeau, katıldığı bir radyo programında E171’in insanlar üzerindeki olumsuz etkisi hakkında yorum yaparken dikkatli olunması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı; “Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmaların insanlarda da aynı sonuçları vereceğini söylemek mümkün değil.”
Fransa, E171 kullanımını yasaklayan ilk ülke oldu
E171 hakkında yapılan araştırmaların sonuçlarına daha fazla sessiz kalmak istemeyen Fransa, 2020 yılı itibarıyla E171 kullanımını yasaklayan ilk ülke oldu. Yeni yasaya göre 2020 yılından beri Fransa’da gıda sektöründe E171 kodlu gıda maddesini kullanmak tamamen yasak.
Avrupa Birliği de yine aynı şekilde E171’i gıda sektöründe yasaklamaya hazırlanıyor. AB Komisyonu’nun sağlık ve gıda güvenliğinden sorumlu Stella Kyriakides, Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi tarafından itiraz gelmediği takdirde 2022 yılından itibaren gıda sektöründe E171 kullanılmasının yasaklanacağını dile getirmişti.