Bizden büyük insanların, herhangi bir davranışımıza ya da karakterimize laf söylediğini duyduk değil mi? Hatta bunu kimi zaman biz, kendimizden küçük olanlara da yapmıyor muyuz? Bu böyle sürüp gidecek çünkü Antik Yunanlardan beri geliyor. İyi ama derdimiz ne?
İnatçı, saygısız, her şeyi bildiğini sanan. Bu tanımlamalar hangi yaşta olursanız olun, tanıdık geliyor. Sebebinin altında ise birden fazla neden yatıyor.
O zaman bu kuşak çatışmalarına bir de bilimsel açıdan bakalım.
Katılımcılara farklı açılardan yaklaşılıyor.
Otoriterlik düzeyi yüksek kişilerde çocukların büyüklerine daha az saygılı olup olmadığı sorgulanırken katılımcılara, daha zeki olan kişilerin, gençlerin daha az zeki olduklarına inanıp inanmadığı da soruluyor.
Kendi gençliğinde daha çok okumuş ve okumayı seven insanlara şu da soruluyor: Sizce günümüz çocukları artık okumayı sevmiyor mu? Bir diğer soru ise bir konuda üstünlüğü bulunan yetişkinler, çocukları bu konuda yoksun olarak mı değerlendiriyor?
Büyükler, gençleri eleştirirken aslında altında başka şeylerin yattığının farkına varıyoruz.
Araştırma sonuçlarına göre büyüklerin gençleri eleştirme eğilimi, eski zamanlara duyulan bir özlem ve geçmişteki kendi deneyimleri idealize etme eğiliminden kaynaklanıyor. Günümüz çocuklarının büyüklerine eskiden daha az saygılı olduğuna dair bir inanç da var. Ancak bunu düşünen büyükler, gençlerin diğer yönlerini kötülemiyor.
İnsanlar kendi başarılı oldukları alanlarda başkalarını daha çok eleştirme eğiliminde.
İlginç şekilde bu eleştirilerin bir kısmı, geçmişteki kişisel başarılara olan bağlılıktan da kaynaklanıyor. Örneğin, bir zamanlar kitap okumayı çok seven biri, bugünün gençlerinin okumadığını düşünebiliyor çünkü “Benim zamanımda herkes kitap okurdu.” gibi bir algıya sahip. Bu tür bir yansıtma da aslında gerçek dışı ve yanıltıcı.
Araştırmalar, bu tür eleştirilerin çoğunlukla büyüklerin gençlere yönelik subjektif ve nostaljik bir yargı olduğunu gösteriyor.
Hatta gençlerin zekâ gibi bazı alanlarda ilerleme kaydettiği ancak bu ilerlemelerin bazen göz ardı edildiği de ortaya çıkmış. Dolayısıyla, büyüklerin gençleri eleştirirken genellikle kendi geçmişlerine olan özlemleri ve yanlış hatırlamaları etkili olabiliyor.
Sonuç olarak, büyüklerin gençleri eleştirmesi çoğunlukla kişisel algılar ve geçmişe duyulan özlemle ilgili. Gerçek veriler gençlerin aslında birçok alanda başarılı olduğunu ve bazı yeteneklerde ilerleme kaydettiğini gösteriyor.