Ölüm, her canlı için kaçınılmaz bir süreçtir. İnsan, yaşamının sona ermesiyle sahip olduğu tüm fonksiyonlarını kaybeder. Peki vücudumuzdaki enerji? Tüm bedenimiz toprağa gömüldüğü gibi bize ait olan enerji de toprağın altına girip yok olur mu?
Aslında bedenimize güç veren enerjinin tamamen bize ait olduğunu düşünürüz. Bu mantıkla biz öldüğümüzde vücudumuzda biriken enerji de kaybolmalıdır. Ancak bu noktada bilim, bizim enerjiye değil enerjinin bize sahip olduğunu ifade etmekte.
“Nasıl yani?” diyenlerdenseniz, ölümden sonra vücudumuzdaki enerjiye ne olduğu sorusunu açıklığa kavuşturalım.
Halihâzırda insan vücudu, madde ve enerjiden oluşur.
Bedenimizdeki bu enerji hem elektriksel (sinyaller ve dürtüler) hem de kimyasaldır (reaksiyonlar). Aslında aynı durum, güneş ışığından enerji üretilmesine olanak sağlayan ve fotosentez süreci ile desteklenen bitkiler için de geçerlidir.
Fakat insanlarda enerji üretim süreci çok daha karmaşıktır. Örneğin herhangi bir anda vücudunuzda bir ampulü çalıştırmaya yetecek kadar 20 watt’lık bir enerji aktığını hayal edin.
Bu enerji çok sayıda farklı yoldan elde edilir ve bu gücü, genellikle kimyasal enerji veren gıdalardan almak mümkündür. Sonrasında da kimyasal enerji, kinetik enerjiye dönüştürülür ve kaslara güç sağlamak için kullanılır.
Genel itibarıyla termodinamikten aşina olduğumuz gibi enerji, yaratılamaz veya yok edilemez. Yalnızca durumları değiştirir.
Yine yalıtılmış bir sistemdeki toplam enerji miktarı da değişemez. Einstein sayesinde madde ve enerjinin, tabiri caizse aynı merdivenin iki basamağı olduğunu söyleyebiliriz.
Evren bir bütün olarak kapalıdır ancak insan vücudu ve diğer ekosistemler, açık sistemlerdir. Yani çevremizle enerji alışverişinde bulunabiliriz. Enerjiyi kimyasal işlemler yoluyla kazanabilir, atıkları dışarı atarak veya ısı yayarak kaybedebiliriz.
Gelelim öldükten sonra vücuttaki enerjiye ne olduğuna.
Bir kişi öldükten sonra vücudundaki enerji, ölümden sonra tüm organizmaların enerjisinin gittiği yere yani çevreye gider. İnsan öldüğünde vücudunda depolanan enerji, ısı şeklinde açığa çıkar ve gömüldüğümüzde bizi yiyen canlılara (solucanlar, bakteriler vb.) ve bitkilere aktarılır. Bedenin yakıldığı durumda da bu enerji, ısı ve ışık şeklinde açığa çıkar.
Ölü hayvan veya bitkileri yediğimiz zaman, onların enerjisini tüketir ve bir nevi kendi kullanımımız için dönüştürürüz. Besinler sindirildiklerinden metabolize edilir; kimyasal tepkimeler de canlının yaşaması, hareket etmesi ve üremesi için ihtiyaç duyulan enerjiyi açığa çıkarır. Bu enerji de ısı enerjisi ve kimyasal enerji biçiminde var olur.
Aslında insanlardaki ve diğer organizmalardaki metabolik süreçlerin oldukça düşük seviyeli elektrik akımları ürettiği doğru olsa da organizma öldüğünde, bunların üretimi de durur.
Elektrik akımı durur çünkü enerjinin kaynağı yok olur. Bu durum elektrik kapatıldığında yanmakta olan ampulün sönmesi gibi düşünülebilir. Herhangi bir ölünün geride bıraktığı enerjinin çevreye bir bakıma besin olarak dönmesi ise yıllar alır. Geriye kalan enerji, ölümden kısa bir süre sonra dağılır ve yıllar sonra bile bulunabilmesi mümkün olmaz.