Ayı, sincap, kirpi, sağ sıçanı, kurbağa, fındık faresi, yarasa gibi birçok canlı, kış uykusuna yatar. Bu süreç hiç şüphesiz onlar için olmazsa olmazdır. Ancak aylarca uykuda kalan hayvanlar, yemek yemeden hayatta kalmayı nasıl başarır?
Uyku nasıl ki temel bir ihtiyaçsa yemek yemek de tüm canlıları hayata bağlayan bir gerekliliktir. Şaşırtıcı olan ise kış uykusundaki hayvanların, aylarca yemek yememesidir.
Gelin, bunun nasıl mümkün olabildiğine bakalım.
Kış uykusu, olumsuz koşullara karşı korunmak için enerji tasarrufu sağlayan bir adaptasyondur.
Bazı hayvanlar, sert hava koşulları ve yiyecek kıtlığı dönemlerinde enerji tasarrufu yapmak ve hayatta kalmak için kış uykusuna yatarlar. Öte yandan metabolizma, vücudun tüketilen yiyecekleri enerjiye dönüştürdüğü süreçtir.
Aç kalındığında vücut, gerekli enerjiyi sağlamak için depolanmış yağ rezervlerini parçalar. Bu sebeple çoğu hayvan çoğunlukla kış uykusuna yatmadan önce olabildiğince kilo almaya çalışır.
Kahverengi yağ dokuları (BAT) veya kahverengi yağ hücreleri, soğukta aktif hâle gelen ve memelilere özgü olan özel bir yağ hücresidir.
İçlerindeki mitokondrilerin yüksek sayısı nedeniyle kahverengi görünürler. Ayrıca mitokondriler, hücrelerin enerji santralleridir. Vücudun enerji birimi olan ATP formunda enerji üretirler.
Hayvanların sahip olduğu kahverengi yağ dokuları, insanların sahip olduğu beyaz yağ dokularından çok daha fazla mitokondri içerdiğinden hayvanlar, daha hızlı bir metabolizma hızına sahiptirler.
Bu onları, ısı üretiminde de daha verimli hâle getirir. Böylece kahverengi yağ dokuları (BAT), organizmaların metabolik ihtiyaçlarını karşılamak için yiyecek tüketmelerine gerek kalmayacak kadar sıcak kalmasını sağlar.