Türkiye’nin tek çöl bölgesi olarak kabul edilen ve Konya Ovası olarak anılırken meydana gelen çölleşme sebebiyle Karapınar Kumulları ismini alan bu bölge, adeta Afrika ve Arabistan’daki çölleri anımsatmakta.
Konya Kapalı Havzası’nın en kurak alanı ve Türkiye’nin en az yağış alan bölgesi konumunda olan Konya’nın Karapınar ilçesi, kurak bir havzanın tam ortasında.
Geçmişte “toprağın bittiği yer” olarak adlandırılan ve taşınması dahi gündeme gelen Karapınar ilçesi, nasıl bu hale geldi?
Yavuz Sultan Selim zamanında bölgeye kervansaray yapılmasından sonra Sultaniye adını alan Karapınar; şu anki ismini 1934 yılında almış olan, il merkezinin 94 km doğusunda bulunan bir ilçe.
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması, ilginç jeolojik yapısı ve krater gölleri ile Türkiye’nin sayılı turizm alanlarından biri olarak tanınıyor.
Milyonlarca yıl önce volkanik patlamalarla oluşan Karadağ ile Karacadağ arasında uzanan bu havza, yeryüzünde çok ender rastlanan oluşumlar gizliyor.
Uçsuz bucaksız düzlükler ve geniş bozkırlarla kaplı bir alan olarak ifade edebileceğimiz Karapınar, aslında volkanik bir arazi.
Peki Karapınar nasıl bu hale geldi?
Dümdüz bir araziyken, birdenbire yükselen ve meke adı verilen volkan konileri sebebiyle şimdiki halini alan Karapınar; bazıları suyla dolarak göl haline gelmiş krater çukurları ve garip görünüşlü kayalık tepelerle dolu.
Yıllar içerisinde volkanik patlamalarla çeşitli şekillere bürünen Karapınar’ı bu hale getiren birçok sebep daha var.
Esasında Buzul Çağı’nda bu bölgede bulunan büyük bir gölün bıraktığı kumların, rüzgar tarafından taşınmasıyla meydana gelen bu çöl; bunun yanında kurak iklim nedeniyle ormanların gelişmemesi, kireçli ve killi materyalden oluşan göl tortularının sonradan topraklaşması, karasal iklime bağlı olarak zayıf bozkır örtüsü oluşması ve küçükbaş hayvancılık nedeniyle aşırı otlatma yapılması gibi sebeplerden de şimdiki halini almış.
Tepeden bakıldığında ıssız bir gezegen yüzeyini andıran bu coğrafyanın en ilginç oluşumları hiç kuşkusuz ki obruklar.
Toprağı yutan bir ağız gibi açılmış bu devasa çukurlara, havzanın kuzeyindeki obruk yaylasında rastlanıyor. Bu çukurların nedeni ise yaylanın kalkerli ve kireçli bir arazi yapısına sahip olmasının yanı sıra yer altı su kaynaklarının aşırı sulama nedeniyle kurutulması.
Bölgeye ait toprağın su geçirgenliği yüksek olduğundan, yağmur suları tabanda birikerek kalker tabakalarını eritiyor ve bu sebeple irili ufaklı boşluklar meydana geliyor.
“Kurak Günler” Filmi Tartışmasıyla Bir Örneğini Daha Gördük: Yasaklanan veya Sansürlenen Bir Şeyi Neden Daha Fazla Konuşmak İsteriz?
Bölgenin en önemli özelliği, yeryüzündeki en büyük rüzgar erozyonunu önleme sahasının bu ilçedeki Karapınar Kumulları’na yönelik yapılmış olması.
Meke Tuzlası, Meyil Gölü, Çıralı Gölü ve Acıgöl gibi oluşumları içinde barındıran Karapınar ilçesindeki bu proje, 103.000 hektarlık alanda 1999 yılında tamamlanmış ve yeryüzünde uygulanan en başarılı 10 projeden biri olarak kabul edilmiş.
1950’li yıllardan itibaren bölgenin rüzgar erozyonuna karşı büyük bir bölümü ağaçlandırılmış vaziyette.
Bu sebeple bölgede eskiden olduğu gibi çevredeki yerleşimleri tehdit eden şiddetli kum fırtınaları esmiyor fakat eskisi kadar yaban hayatına da rastlanmıyor. Karapınar ayrıca erozyonun da önüne geçebilen nadir alanlardan.
Karapınar, şimdilerde Türkiye’nin tek çöl alanı olarak kabul ediliyor.
Tarih boyunca önemli ticaret yollarına ev sahipliği yapan bölge, alışılmadık görünümüyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak bir noktası haline geliyor.