Bir kampa gittiğinizi ve odunlardan ateş yaktığınızı varsayalım. Odunlar, ateşi görür görmez nasıl da tutuşmaya başladı öyle değil mi? Peki yemek pişirmek için üzerine koyduğunuz metal tencere? O neden tutuşmuyor?
Gündelik hayatımızda kabullendiğimiz ancak ayrıntılı düşündüğümüzde “Cidden ya!” dediğimiz gerçekler her zaman vardır. Ateşle karşı karşıya kaldığında odunların anında tutuşmaya başlaması, metalin ise hasar görmemesi buna bir örnektir.
Peki bu farklılığın sebebi nedir?
Öncelikle, kısaca ateşin kendisinden bahsedelim.
Ateşin var olması için oksijen, ısı ve yakıta ihtiyaç vardır. Oksijen, havada bulunan bir gazdır. Isı ise kibrit çaktığınızdaki gibi sürtünmeyle veya yıldırım düşmesi gibi başka yollarla da oluşturulabilir. Yakıt ise genellikle organik maddeden yapılmış herhangi bir şey olabilir.
Bazı şeylerin tutuşup bazılarının tutuşmamasının nedeni ise aralarındaki kimyasal bağlar ve bu bağları, değiştirmek veya koparmak için gereken enerjidir.
Ahşaptan yapılmış bir eşya tutuştuğunda, ahşabı oluşturan selüloz, su buharına ve karbondioksite dönüşür. Bunların ikisi de güçlü bağlara sahip moleküllerdir.
Bu kimyasal reaksiyonla açığa çıkan enerji, gaz atomlarındaki elektronları harekete geçirir ve böylece görünür ışık yayılır.
Bu ışık da bize, bir alev gibi görünür. Bir odun ve metal bir tencere arasındaki fark, onların ateşle karşı karşıya kaldıklarında malzemenin içerdiği enerjiyi dağıtıp dağıtamama oranlarıdır.
Metal, güçlü kimyasal bağları kolayca kıramaz. Öte yandan bir odun, bu güçlü bağlardan yoksundur. Bu sebeple alevden gelen enerjiyi emme kapasitesine sahip değildir.
Odun, enerjiyi emmek yerine tutuşarak bu enerjiyi serbest bırakır. Ancak metal bir tencere, bu enerjiyi dağıtma ve emme konusunda muhteşem bir kapasiteye sahiptir. Yine bu sebeple tencereye dokunulduğunda sıcak hissedilir.
Özetle nesnelerin ve maddelerin tutuşup tutuşmama ikilemi, onların sahip olduğu kimyasal bağlar sebebiyle değişiklik gösterir.