Aslında ISS’te Yer Çekimi Var: Astronotlar Nasıl Uçabiliyor?

Albert Einstein’ın keşfettiği, Douglas Adams’ın inanılmaz basit açıkladığı hâliyle gerçek anlamda yer çekimsiz alan diye bir şey yok ancak yer çekimsiz ortamları simüle etmek mümkün.

Bilimsel çalışmalarda bazen verilen isimler ya da yapılan tanımlar, halk arasında biraz yanlış anlaşılabiliyor. Bunlardan biri de yer çekimsiz ortam terimi.

Yer çekiminin olmaması aslında çok kolay karşılaşılabilecek bir şey değil, özellikle de hemen dibinizde devasa gök cisimleri varken. Peki nedir bu yer çekimsiz ortam dediğimiz?

Öncelikle, Uluslararası Uzay İstasyonu da Dünya’nın çekim alanında.

ISS

Hatta şöyle ki Dünya’da bize yer çekimi kuvveti normalde 9,81 m/saniyekare olarak belirlenmiştir. ISS’te de bu kuvvet aşağı yukarı 9 m/saniyekaredir.

Yani öyle yer çekiminin bütün etkilerinden kurtulduğumuzu söylemek imkânsız. Yine de bu ortamda yer çekimsiz ortamın özelliklerini deneyimleyebiliyoruz.

alper gezeravcı

Einstein, zamanında yer çekimsiz ortamda olmakla serbest düşüşte olmak arasında bir fark olmadığını keşfetmişti. Sonrasında bunu “eş değerlik ilkesi” olarak tanımlayarak literatüre de kazandırdı.

Yani aslında Uluslararası Uzay İstasyonu da yörüngedeki tüm yapay uydular da hatta Ay bile sürekli olarak Dünya’ya düşüyor. Dünya da Güneş’e düşüyor zaten, Güneş de Samanyolu’nun merkezindeki kara deliğe… Ama hiçbiri asla düşüşü tamamlayamıyor. 

Yeterince yüksek bir yerden atlayıp yeri ıskalamak…

Başa dön tuşu