Bütün kaslarımızın kontrolünü ele geçirerek sinir sistemimize ölümcül anlamda müdahale edebilen hastalık: Tetanos. Tarih boyunca insanlar bu hastalıktan korkarak yaşamışlardı ancak aşısı bulunduğunda neyse ki görülme sıklığı zamanla azaldı.
Tetanos, her yaştan insanı etkileme potansiyeline sahip bir hastalıktır ancak yenidoğan ve genç gruplarında en yüksek oranda görülüyor.
Avrupa Gözetim Sistemi (The European Surveillance System) 14 Nisan 2023 tarihinde yayımladığı verilerinde; 2018 yılında 92, 2019 yılında 73, 2020 yılında 32 ve son olarak 2021 yılında ise tüm bunlardan daha düşük vaka sayısı gözlemlendiğini bildirdi. Rapor, yıllar içindeki tetanos hastalığının görüldüğü vakaların sayısındaki azalışı gözler önüne seriyor. Gelin, insanı öldüren sessiz katil lakaplı tetanos hastalığının detaylarını hep beraber öğrenelim.
Tetanos hastalığı, sinir sistemimizi tehdit ediyor.
Tetanos, güçlü bir bakteri tarafından oluşan enfeksiyonel hastalık olarak literatürde yer alıyor. Bu hastalık, sinir sistemimizi ele geçirerek ciddi boyutta kas kasılmalarına neden olabiliyor. Bilinen en eski hastalıklardan olup, ölümcül olabilme özelliğiyle toplumları tarih boyunca korkutan bir hastalık hâline gelmiştir.
Araştırmalara göre tetanos hastalığı, klinik özelliklerine bakılarak 4 türe ayrılmıştır. Bunlar;
- Genelleştirilmiş tetanos: En yaygın görülen türdür. Vakaların %80’inde bu tür görülmektedir.
- Yenidoğan tetanosu: Doğum sırasında bebeğe, steril olmayan araçlardan bulaşabilen türdür. Tetanos aşısı olmayan annelerin yenidoğanlarında görülmektedir.
- Lokalize tetanos: Tek bir kas grubunu etkileyen ve en nadir olarak görülen türdür. Genelleştirilmiş tetanosa dönüşerek ölümcül olabilir.
- Serebral tetanos: Merkezî sinir sistemini etkileyerek özellikle baş, yüz ve boyun bölgesinde etkili olan türdür.
Bu hastalığa neden olan bakteri ise clostridium tetani bakterisidir.
Herkes, tetanos hastalığına paslı demir parçalarının neden olduğunu düşünür. Ancak bilinenin aksine clostridium tetani bakterisi oksijensiz olan bütün ortamlarda oluştuğu için yaşantımızın her noktasında var olabilir.
Bu bakteri türü, toprağın organik madde açısından zengin olduğu sıcak ve nemli iklimlerde daha fazla görülüyor. Özellikle toprak, toz, paslı yüzeyler, kir ve hayvan dışkısı gibi birçok yerde bulunabiliyor.
Bunlara bağlı olarak, hastane verilerine bakarak çiftçiler ve demir çelik sanayi çalışanları gibi belli meslek gruplarında bu hastalığa daha fazla rastlanıldığını söyleyebiliriz.
Eğer derimizde yara, yanık, kesik varsa ya da bakterinin bulunduğu bir cisimle yaralanmışsak bakteri toksininin vücudumuza girmesine yol açmış oluruz. Bu bakteri, sinir sistemimizi olumsuz yönde etkileyerek kaslarımızın kontrolünü eline alıyor.
Kaslarımız belli aralıklarla kasılır. Bu kasılmalar olumlu yönde kasılmalardır. Fakat clostridium tetani bakterisi bu olumlu kasılmalara engel olur. Bu sebeple vücudumuza sanki aynı anda yüzlerce iğne batıyormuş gibi hissederek kaskatı kesilebiliriz. Bu nedenle tetanos hastalığı, halk arasında “kazıklı humma” olarak biliniyor.
Yay şeklinde kalmamıza neden olan bu hastalığın birçok belirtisi var.
Bakteri toksini, vücudumuza girdiği andan itibaren hızlı bir şekilde bizi ele geçirmeye başlar. Kuluçka süresi genellikle 3-21 gün olup, yara tipine bağlı olarak değişiyor. Bu süre içerisinde, belli başlı belirtiler gözlemlenebilir. Bunlar;
- Yutkunma fonksiyonumuzda belirgin güçlükler yaşamamız,
- Yüz kaslarımızda gerilmeler,
- Yüksek ateş ve terlemeye bağlı olarak nöbetler geçirmemiz,
- Kalp atışlarımızın hızlanmasıyla kan basıncımızda artış ve
- Nefes almada zorlanmamızdır.
En belirgin belirtisi ise; içeriğimize konu olan fotoğraftaki gibi, özellikle boyun, ense, çene ve sırt kaslarımızın kasılması ve gevşeyememesidir. Bu nedenle, sırtımız yukarıya doğru kasılarak kas sistemimiz formunu kaybediyor ve yay şeklini alabiliyoruz.
Tedavi seçenekleri oldukça kısıtlı olan hastalık türlerinden biridir.
Tetanos hastalığının tanısının koyulabileceği laboratuvar testleri bulunmuyor. Bahsettiğimiz belirtiler dikkate alınarak tanı konulur konulmaz hemen tedaviye başlanılması gerekiyor.
Öyle ki bu hastalığın tedavisi sadece hastane koşullarında yapılabilir. Sinir sistemimizin rahatlaması amacıyla gereken yoğun tedavi sürecinin zaman kaybetmeden başlatılması gerekir.
Tedavi sonrası başlayan rehabilitasyon süreçleri ise uzun süreler devam edebilir. Ancak istatistiklere baktığımız zaman, bu hastalığın ölümle sonuçlanma olasılığının daha fazla olduğu görülüyor.
Tetanos hastalığından korunma yolu: Aşı
Tarih boyunca toplumları olumsuz yönde etkileyen birçok bulaşıcı hastalık ortaya çıktı. Bu hastalıklardan dolayı ölümler artmaya başlamıştı ve birçok toplum yok olma eşiğine kadar gelmişti. İşte bu noktada, toplumları hastalıklardan koruyan ve mucizevi bir buluş olan aşı, tarih sahnelerinde rol almaya başladı.
Tetanos hastalığı da toplumsal bir tehdit olması nedeniyle, günümüzde uzun yıllar boyunca bebeklere doğar doğmaz tetanos aşısı yapılıyor. İlerleyen yaşlarda ise bu aşı tekrarlanıyor.
Öyle ki, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yaşamımız boyunca 6 doz tetanos aşısı olmamız öneriliyor. Dozlar arasında ise en az 4 yıl olması gerektiği söyleniyor.
Sadece doğduktan sonra belirli aralıklarla aşı olarak bu hastalıktan korunduğumuz söylenemez. Anne karnındayken bile korunabiliriz. Yenidoğan tetanosu adı verilen türünden korunmak için hamilelik sırasında anne adaylarının tetanos aşısı olması büyük bir önem arz ediyor.
Aynı zamanda, herhangi bir yaralanma şikâyetiyle hastaneye gittiğimiz zaman ise doktorumuz mutlaka tetanos aşısı geçmişimize bakar ve gerekli görürse o anda aşı olmamıza karar verebilir.
Tetanos hastalığı eski gücünde mi?
Ülkelerin ulusal programlarında yer alan aşılama kapsamı sayesinde, eski zamanlarla karşılaştırıldığında tetanos hastalığının görülme olasılığı oldukça düşüktür. Ancak oranlar ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre değişim gösteriyor. Kaynak yetersizliği sorunu yaşayan ülkelerde bu oran bilinmiyor.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, tetanosun sebep olduğu ölümlerin büyük çoğunluğu gelişmemiş ülkelerde hijyenik ortamda doğum yapamayan kadınlar ve yenidoğanlarda görülmekte olduğu belirtiliyor.
Tetanos hastalığının ismini duyunca bizleri korku kaplayabilir. Fakat şunu görüyoruz ki hastalıklardan korunmanın en önemli yolu aşıdır. Tetanos hastalığının olumsuz sonuçları ise aşıyla önlenebilir.