Spor dünyasını uzun zamandır trans kadınların hangi kategoride yarışacağı sorunu meşgul ediyor. Trans kadınların kadın kategorisinde yarışması nedeniyle sporu bırakan sporcu bile var. Peki bu tutum doğru mu, yoksa haklılar mı?
Trans kadınların, kadın kategorisinde yarışması Tokyo Olimpiyatları’ndan beri büyük bir tartışma konusu. Bu tartışma, temelde erkek gücüne sahip trans kadınların sporda haksız bir rekabet yaratması üzerine. Bu konuda birçok spor federasyonundan yasaklama kararı yakın bir zamanda geldi.
Buna karşılık trans kadınların hormon ve ameliyat ile geçirdiği sürecin sonunda güçlerinin artık erkek gücünde olmadığı ve bu yüzden kadın kategorilerinde yarışmaları gerektiği savunuluyor.
Önce trans ne demek ona bakalım.
Trans kadın sporculardan bahsetmeden önce kavram olarak trans kadın ne demek onu açıklayalım. Transgender, doğumda atanan cinsiyetten farklı bir cinsiyet kimliğine sahip olmak demek.
Transgender kavramı ilk kez 1970’lerde tanımlanıyor. Virginia Prince tarafından yapılan tanımlama şöyle: “sahip oldukları üreme organlarına göre beklenilenin dışında cinsiyet kimliği özelliklerini tam zamanlı sergileyen kişiler”.
Biyolojik olarak kadın ve erkekler hangi spora yatkın?
Herkes istediği sporu yapabilir elbette ama biyolojik olarak kadın veya erkekler bazı sporlara daha yatkın. Olimpiyat verilerine göre kas kullanılan sporlarda erkekler daha avantajlı. Kaslar dışında kalbin boyutu da spor başarılarında etkili. Erkeklerin kalbi kadınlardan daha büyük olduğu için kaslara daha fazla kan pompalayabiliyor.
Kadınların dezavantajı olan bir diğer konu ise yağ oranı. Östrojen nedeniyle kadınlarda daha fazla yağ bulunuyor.
Kadınlar ise avantajını esneklikte gösteriyor. Kadınlar erkeklere göre daha fazla hareket kabiliyetine sahip.
Trans kadınların kadın kategorisinde yarışması doğru mu?
Trans kadınların sporda hangi kategoride yer alması gerektiği spor dünyası için önemli bir tartışma.
Kadın kategorisinde yarışan trans kadınlar için en büyük itiraz biyolojik olarak daha güçlü olmaları ile ilgili. Her ne kadar hormon kullansalar da hâlâ avantajı ellerinde tuttukları iddia ediliyor. Kadın sporcuların çok çalışarak kazandıkları dereceleri hormonları ve kas gücü sayesinde trans kadınların çok daha az emekle kazandıklarının altı çiziliyor.
Olimpiyatlarda Atletlerin İstatistiklerini Bize Sunan 3DAT Sistemi Nasıl Çalışır?
Klinik Fizyoloji bölümünde Doktor Öğretim Üyesi Tommy Lundberg, trans kadınların testosteron seviyeleri düşürülmesine rağmen performans avantajını koruduklarını iddia ediyor.
Kadın kategorisinde yarışmanın bir sorun olmadığını düşünenler de var.
Trans kadınların kullandıkları östrojenin testosteron seviyelerini baskıladığı ve kas kütlesini azalttığı biliniyor. Bu tedavilerin sonucunda da güç avantajının azaldığı savunuluyor. Bu konuda da tıp dünyası neredeyse hemfikir.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Sağlık Direktörü Richard Budgett, trans kadınların dönüşüm sürecinde performans kaybı yaşayabileceğini belirtmiş.
Yarışmalara katılmak için 1 sene önce testosteron baskılayıcı ilaçlar kullanılması gerekiyor.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi, trans kadınların kadın kategorisinde yarışması için testosteronun 10 namomol seviyesinin altında olması gerektiğini şart koşmuş. Bu yüzden en az 1 yıl önce testosteron baskılayıcı ilaçların kullanılması gerekiyor.
Lundberg, bu baskılamaya rağmen bile sadece %5 kas kütlesinin kaybolduğunu ileri sürüyor.
Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda yer alan ilk trans kadın sporcu Laurel Hubbard
Laurel Hubbard, olimpiyatlarda yarışan ilk kadın sporcu. Halter dalında yarışan Hubbard, spor kariyerine erkek olarak başlamış. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin kriterlerini karşılayarak kadınlar kategorisinde yarışmaya hak kazanmış.
Çok eleştirilen bu kararda yine erkek olarak fiziksel güç edindiği ve bunu kadınlar kategorisinde kullanarak kadınlara karşı üstünlük sağladığı ifade ediliyor.
Burada bir başka konu ise temas gerektiren sporlardaki tehlike. Yakın temasta trans sporcuların rakiplerine zarar verme olasılığı olduğu düşünülüyor. Bunu engellemek için Uluslararası Rugby Federasyonu, trans sporcuları yarışma dışı bırakmış.
Peki trans kadınlar gerçekten üstünlük sağlayacak kadar başarılı mı?
Trans sporcuların eleştirildikleri temel nokta kadınlar kategorisinde rakiplerinden daha güçlü olmaları. Bu tezi destekleyecek trans kadın sporcuların başarıları var mı bakalım.
- Tiffany Thomas, bisiklet yarışında aldığı zaferle çok konuşulan bir sporcu. Thomas’ın sadece 5 yılda amatörlükten elite kategorisine çıkması diğer rakiplerinden daha güçlü olmasına bağlanıyor.
- Lia Thomas bir başka trans kadın sporcu. Yüzmede erkek kategorisindeyken 452. olabilen sporcunun kadın kategorisine geçtiğinde rekorlar kıran Katie Ledecky’e çok yaklaştığı görülüyor.
- Laurel Hubbard ise olimpiyatlarda yarışan ilk trans kadın. Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda başarısız olsa da bu yaşta bu seviyede yarışması bile önemli görülüyor.
- Fallon Fox, trans bir dövüşçü. 4 kere dövüşen Fox, bu dövüşlerin hepsinde nakavtla kazanıyor. Fox’un mağlup ettiği sporculardan biri daha önce çok dövüştüğünü ama karşısında hiç böyle güçlü biri olmadığını ifade etmiş.
Kadın bisikletçi, trans kadın nedeniyle sporu bıraktığını açıkladı.
Eski bisiklet şampiyonu Hannah Arensman, kendisinin 4.sırada tamamladığı yarışı trans kadın sporcuların 3. ve 5. sırada tamamlaması üzerine ne kadar çalışırsa çalışsın trans kadınların androjen seviyesine sahip olamayacağı gerekçesiyle sporu bırakıyor.
Birçok federasyon, trans kadın sporcuları yasakladı.
Uluslararası Yüzme Federasyonu, trans sporcuların kadın kategorisinde yarışmasını yasakladı. Federasyon 12 yaş şartı getiriyor ve sadece 12 yaşından önce cinsiyet değiştiren trans kadınların katılabilmesi kararını alıyor.
Dünya Atletizm Birliği de benzer bir karar aldı ve trans kadınların kadınlar kategorisinde yarışmasını yasakladı. Kararda erkek ergenliği geçiren transların yarışma dışı tutulacağı belirtiliyor.
Bir başka karar da Uluslararası Ragbi Ligi’nden gelmiş. Açıklamada trans kadın sporcuların kadın kategorisinde yarışmalarına müsade edilmeyeceği belirtiliyor.