Perşembeyi 49 Sayısına Benzettiğimiz Duygu Durumu: Sinestezi

Hiç dinlediğiniz müziğin rengini gördünüz mü? Ya da gördüğünüz bir rengin tadını aldınız mı? Veya günlerin kokusu olabilir mi? Kulağa biraz tuhaf gelse de aslında birçok insan bu durumu deneyimliyor ve buna “sinestezi” deniyor.

Sinestezi, duyusal deneyimleri birbirine karıştırma yeteneği olan sıra dışı bir fenomen olarak uzun süredir bilim insanlarının dikkatini çekiyor. Bazı insanlar renkleri tadabilir, dinlediği bir şarkının kokusunu alabilir veya sayıların dokusunu hissedebilir.

Sinestezi, bir duyunun uyardığı nesne, ses, koku veya düşüncenin farklı bir duyu tarafından uyarılmasına sebep oluyor. Bu yüzden çoğu zaman bir rengi dokuya, bir sayıyı herhangi bir tada veya bir müziği kokuya bağdaştırabiliyoruz. 

Peki sinestezi tam olarak ne demek?

sinestezi nedir

Kulağa biraz karmaşık geldiğini söylemeliyiz. O hâlde öncelikle sinestezinin kelime kökenine bakalım. Sinestezi, Yunanca bir kelime olmakla birlikte, birleşik anlamına gelen “sin” ve duyu anlamına gelen “anesthesia” kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.

Birleşik duyu da diyebileceğimiz bu kelime, hedefindeki duyuya hitap etmesi gereken bir uyaranın istemsiz bir şekilde diğer duyuları harekete geçirmesi durumudur. Peki, kelimenin kökeni size hissizlik anlamına gelen anesteziyi hatırlattı mı?

Daha basit bir şekilde açıklayacak olursak, perşembe gününü 49 sayısıyla özdeşleştirmek veya mavinin mayhoş bir tadının olması, sinestezi örnekleridir. Mavi örneğinde gözlerin görme duyusunu harekete geçirmesi dışında tatma duyusuna mayhoş bir tat iletmesi, duyular arası karmaşayı belirtiyor. Eğer kendinizi böyle bir durumun içinde hissediyorsanız, yalnız değilsiniz.

Başa dön tuşu