Bizden binlerce hatta milyonlarca yıl önce yaşamış ilk insanları, bizim şu anki yaşamımızdan ve ölüm şekillerimizden farklı olarak, hangi sebeplerin ölüme götürdüğünü hiç merak etmiş miydiniz?
Araştırmacılar, ilk insanların günlük yaşamlarına ve ölüm şekillerine dair çalışmalarına devam ediyor ve bu noktada onların yaşadıkları coğrafya, beslenme şekilleri, fiziksel yapıları ve özellikle vücutlarına ait kalıntılar bu araştırmalarda oldukça önemli rol oynuyor.
Çeşitli bulgularla ölümleri tespit edilebilen 5 antik insanın, alışılmışın dışındaki ölüm şekillerini daha yakından inceleyelim.
Bunlardan ilki “Turkana çocuğu (Homo ergaster)”.
Yaklaşık 1,5 milyon yıl önce Afrika’da yaşadığı bilinen Turkana, genç yaşta ölse de bilim insanları tarafından ölümü deşifre edilebildi. İlk etapta iskeletindeki kemikler incelendi ve herhangi bir yırtıcı hayvanın izine rastlanmadı.
Kemiklerinin hepsi yerli yerinde olan Turkana’ya ait tespit edilebilen tek şey, çene kemiğindeki tuhaflıklardı. Süt dişlerinden biri eksikti ve bu da “Gingivitis” adı verilen bir diş eti rahatsızlığının bariz göstergesiydi. Araştırmalara göre Kenya’da yaşadığı bilinen bu kişi, hastalığı sebebiyle enfeksiyon kapıp muhtemelen kan zehirlenmesinden ölmüştü.
Diş eti hastalığı sebebiyle ölen ilk insanlardan diğeri de “Kabwe”.
Görsel temsilidir
Kabwe de yaklaşık 400 bin yıl önce yaşamış ve şiddetli diş çürüklerine ek olarak, diş eti rahatsızlığıyla mücadele etmişti. Bu kişinin kafatası, dişlerin gömülü olduğu çene kemiğini etkileyen çok sayıda diş boşluğuna ve apseye sahipti.
Turkana çocuğu gibi Kabwe’yi de sıra dışı yapan şey ise, antik insanlarda nadiren ağız ve diş problemleri görülmesiydi. Çünkü tarımın başlangıcına dek, yaklaşık 10 bin yıl öncesine kadar ilk insanların besinleri oldukça sınırlıydı ve şekerli beslenme olasılıkları oldukça düşüktü.
“KNM-ER 1808 (Homo ergaster)” ismiyle anılan bir kadın, A vitamini zehirlenmesiyle karşı karşıya kalmıştı.
Yaklaşık 1,7 milyon yıl önce acı verici bir şekilde ölen KNM-ER 1808, kol ve bacak kemiklerini kaplayan olağandışı bir kemik şişmesine sahipti. İskeleti 1973’te bulunan kadının bu anormal durumu, şimdilerde de olduğu gibi A vitamini zehirlenmesinin bir işaretiydi.
Beslenmede A vitamininin fazlaca tüketilmesi, kemik çevresindeki dokuların kanamasına, yırtılmasına ve büyük pıhtıların oluşumuna sebep olur. Akabinde de tıpkı bu kadında görüldüğü gibi kemik dokusu anormal bir biçimde büyümeye başlar.
Yüksek A vitaminine sahip yiyecekler içinde yumurta, larva ve pupa bulunsa da; KNM-ER 1808’in dişlerinin analizi, onun ağırlıklı bir şekilde etle beslendiğini gösteriyor. Yani çok yüksek bir ihtimalle bu kişinin zehirlenişi, etçil hayvanların karaciğerlerini aşırı miktarlarda tüketmesinden kaynaklanıyordu.
Sırada bir kartal tarafından avlanan “Taung çocuğu” var.
2,3 milyon yıl önce bir kartal tarafından avlanan Taung çocuğu (Australopithecus africanus), saldırıya uğradığında yalnızca üç yaşındaydı. Bu tespitin yapılabilmesinin sebebi ise çocuğun kafatasındaki delinme izlerinin varlığıydı. Yine bu izlerin, genellikle günümüzde kartal avlarında da görüldüğü biliniyor.
Cinsiyeti belirsiz genç bir birey ise, leoparın bir öğünü olmuştu.
Yaklaşık 2 milyon yıllık bir Paranthropus fosili (SK 54), bu eski insanlardan birine ait bazı ilginç bilgiler edinilmesine sebep oldu. Bu kişinin kafatasının üst bölümü delinmişti ve yuvarlak olmak üzere iki küçük deliğe sahipti.
Şaşırtıcı olan ise bu deliklerin, antik bir leopar türünün çenesindeki köpek dişleriyle birebir eşleşmiş olmasıydı. Tahminlere göre henüz ergenlik çağında olduğu düşünülen bu antik insan, leopar tarafından yakalanıp yenmek üzere ağaca taşınmıştı ve orada leopara yem olmuştu.