Başımızı yukarı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda ya da mavi denizin uçsuz bucaksız manzarasına dikkat kesildiğimizde, mavi rengin dört bir yanımızda olduğunu düşünebiliriz. Ancak durum pek de öyle değil.
Bitkiler, ağaçlar, çiçekler; hayvanların kürkleri, tüyleri, derileri… Aklınıza mavi renkli kaç çiçek geliyor? Ya da masmavi bir hayvan örneği vermenizi istesek? Düşünmek için birkaç dakikanız var…
Peki mavi renk, doğada neden bu kadar nadir bulunur?
Gözlerimizde, renkleri görebilmemize olanak sağlayan 6 ila 7 milyon arasında ışığa duyarlı hücre, bir diğer adıyla koni vardır.
Sağlıklı görüşe sahip bir kişinin gözünde 3 farklı koni türü bulunur ve her biri; kırmızı, yeşil veya mavi renklere duyarlıdır.
Milyonlarca koniden gelen bilgi, gördüğümüz şeyin yansıttığı her türlü ışığı ileten elektrik sinyalleri olarak beynimize ulaşır ve bu sinyaller, farklı renk tonları olarak yorumlanır.
Ancak mavi renkli bir çiçek gördüğümüzde aslında gözlerimiz, o rengin içindeki kırmızılığı emer ve geriye maviliği kalır. Yani mavi görünen çiçek, çiçeğin reddettiği çeşitliliğin bir parçasıdır.
Öte yandan mavi hayvanların renkleri, kimyasal pigmentlerin bir sonucu değildir.
Örneğin Morpho cinsindeki mavi kanatlı kelebeklerde, bazı renklerin birbirini yok etmesi ve sadece mavinin yansıtılması için ışık katmanlarını yönlendiren nanoyapılar bulunur.
Benzer etki; mavi tang balığının pullarında, mavi alakargaların tüylerinde ve zehirli mavi halkalı ahtapotların yanıp sönen halkalarında da meydana gelir.
Memelilerdeki mavi tonlar ise kuşlara, sürüngenlere, balıklara ve böceklere göre daha da nadirdir. Karadaki çoğu memelinin kürkünü de parlak bir mavilikte görmek mümkün olmaz.
Ayrıca hayvanların sahip olduğu pigmentler, yedikleri yiyeceklerden gelir.
Örneğin filamingolar en sevdikleri yiyecek olan karidesleri yemekten elde ettikleri boya sebebiyle pembedir. Aynı şekilde Japon balıklarının altın rengi de yediklerinden ileri gelir.
Ancak bitkilerde gerçek mavi pigment bulunmadığından hayvanlar, yedikleri besinler sebebiyle maviye dönüşemezler.
Yine insanların gözünde ışığa duyarlı 3 reseptör türü varken kuşların, UV ışığını algılamaya yönelik 4. bir reseptörü daha vardır.
Böylece insan gözüne mavi görünen tüyler, aslında mavi ışıktan çok daha fazla UV ışığı yansıtır. Kısaca bu mavilik, tabiri caizse gözlere yansıyan UV ışınının bir aldatmacasıdır.