Telefonumuzun hafızasının dolu olduğundaki kütlesi, boş olduğundan daha fazla olabilir mi? Telefonumuz bir bardak olmadığına göre bu soru komik gelebilir ancak sizi şaşırtabilecek bazı veriler var.
Bilginin kütlesi olabilir mi? Mantığınıza oturtamayabilirsiniz fakat teorik olarak olabilir. Telefonumuzdaki verilerin de bir kütlesi olabilir. Üstelik bu durumu Einstein’in teorisine dayandırarak bile açıklayabiliriz.
Kafanız yeterince karıştıysa görelilik, matematik ve bilgisayar biliminin ışığından giderek böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini açıklığa kavuşturalım.
Evet, bilginin kütlesi var.
Bilgi, elektronlar üzerinde depolanır ve elektronlar, aşırı derecede küçük olsalar da belirli bir kütleleri vardır. En azından Einstein tarafından öğrendiğimiz kadarıyla öyle ve Einstein’ın E=mc² denklemini kullanarak enerjiyi (E) tartabileceğimiz bir şeye dönüştürmek mümkün. Fakat kütle farkına geçmeden önce enerji seviyelerinin nasıl ve neden değiştiğine bakalım.
Elektronik olmayan şeylere (defter, ajanda vb.) bilgi eklediğimizde fark ortadadır. Boş sayfaya karşılık dolu sayfa. Ancak telefonlarımızda ya da diğer elektronik cihazlarımızda durum bundan fazlasıdır. Veriler, 0’lar ve 1’ler dizisi hâlinde kodlanmış bilgiler olarak depolanır.
Bilgi kodlanırken enerji artar.
Cihazınızın bataryasının azalması faktörünü göz ardı ettiğimizi varsayalım. Telefonunuzun belleğine az önce üst üste çektiğiniz 50 tane kedi fotoğrafını eklediğinizde veya sonrasında bu fotoğraflardan beğenmediklerinizi sildiğinizde az önce bahsettiğimiz rakamları eklemiş veya çıkarmış olmazsınız. Yalnızca onları değiştirirsiniz. Yani 1’leri 0’lara, 0’ları 1’lere çevirirsiniz.
Bellekteki manyetik benzeri özelliklere sahip atom grupları, 1’i ya da 0’ı depoladıklarına göre bir yönde hızlanırlar ve nasıl hizalandıklarına göre farklı miktarlarda enerjiye sahip olurlar. Bellek, elektronları yerinde tutarak ya da tutmayarak çalışır. Şöyle de diyebiliriz; yerlerinde tutulurken yani elektronlar bilgiyi kodlarken daha “enerjik” olurlar. Bu durum her dijital veri için geçerli.
Einstein’a dönecek olursak da “Daha fazla enerji, daha fazla kütleye eşittir.” Yani teknik olarak telefonunuzun hafızasını doldurmak kütlesini artırır. “Ne yani, telefonlarımız sahiden de ağırlaşıyor mu?” diyorsanız okumaya devam edin.
Ee, telefonların hafızası kütleyi etkiliyor mu, etkilemiyor mu?
Weber Yasası’na göre eğer fark %5’ten fazlaysa iki nesnenin farklı ağırlıklarda olup olmadığını anlayabiliriz. Örneğin bir iPhone’un ağırlığında değişiklik hissetmemiz için ortalama 7 gram civarında bir veri gerekir.
Tüm internetin verisi hemen hemen 5 trilyon TB ve bu bile 1 gramın 1/200.000’inden biraz daha fazla. Bu yüzden telefonun ağırlığındaki farklılığı hissetmemiz için tüm internetin ağırlığını bir milyon kattan fazla çarpmamız gerekir.
Kısacası telefonun kütlesinin artması teknik olarak mümkün olsa da kütlede gözle görülür bir fark yaratmak için çok çok fazla miktarda enerjiye ihtiyaç var. Depolanmış 200 GB veri ise bir toz zerresinden yüz milyonlarca kat daha hafif. Dambıl niyetine kullanacağınız telefonlarınızı yavaşça masaya bırakabilirsiniz.