Pek çok film ve diziye konu olmuş “amnezi” olarak da bilinen hafıza kaybında dikkatinizi bir şey çekti mi?
Hafızasını kaybeden insanlar, her şeyi unutsalar da çocukluktan beri öğrendikleri dillerini unutmuyorlar!
Peki bu nasıl mümkün olabiliyor? Dil de sonradan öğrenildiğine göre onu da unutmaları gerekmez mi?
Hafıza, temel olarak iki ana türde ele alınıyor: deklaratif ve prosedürsel hafıza olarak.
Deklaratif hafıza, bilinçli ve açık bir şekilde erişilebilen bilgilerdir ve genellikle epizodik (kişisel deneyimlerle ilgili) ve semantik (genel bilgi ve gerçekler) hafıza olarak ikiye ayrılıyor. Prosedürel hafıza ise alışkanlıklar ve motor becerilerle ilgilidir ve genellikle bilinçli bir çaba gerektirmeden uygulanıyor.
Dil, bu iki hafıza türüyle de ilişkilidir. Semantik hafıza, kelimelerin ve nesnelerin anlamlarını içerirken, prosedürel hafıza dil becerilerini; yani dilin nasıl kullanılacağını ve üretileceğini kapsıyor.
Dil, semantik hafıza sayesinde işleyebilir.
Semantik hafıza, kelimelerin ve anlamlarının uzun dönemli kayıtlarını tutar ve bu bilgilerin korunmasını sağlar. Aslında sorumuzun cevabı da burada saklı. Çünkü hafıza kaybı yaşayan insanlar, semantik hafızada tutulan bu temel dil bilgilerini koruyabilirler.
Bu durumda kalem gibi basit nesnelerin ne olduğunu bilmeye devam etmelerini sağlarken bu nesnelerle ilgili kişisel deneyimleri, yani epizodik bilgileri unutabilirler.
Dil becerileri, prosedürel hafıza ile de yakından ilişkilidir.
Konuşma ve dilin kullanımında, çeşitli motor beceriler ve alışkanlıklar devreye giriyor. Bu tür bilgiler, genellikle tekrar eden pratik ve tecrübelerle oluşuyor ve hafızanın diğer türlerine kıyasla daha az bilinçli bir şekilde işliyor.
Dolayısıyla hafıza kaybı yaşayan bir kişi, dilin yapılarını ve kurallarını, yani konuşmayı nasıl gerçekleştireceğini unutmaz. Yani, dilin nasıl kullanılacağına dair prosedürel hafıza, semantik hafızadan bağımsız olarak işler.
Bu duruma en iyi örneklerden biri ünlü müzisyen Clive Wearing’in yaşadığı kısa süreli hafıza kaybıdır.
Yaşadığı hafıza kaybına rağmen Wearing, uzun yıllar süren piyano çalma tecrübesi sayesinde müzikal yeteneklerini sürdürmüştür. Bu durum da az önce bahsettiğimiz prosedürel hafızanın, semantik hafızadan bağımsız olarak nasıl korunabileceğini gösteriyor.
Yani aslında dilimiz ve deneyimlerimiz, hafızamızın farklı bölgelerinde yer tutuyor. Tek fark ise hafıza kaybı yaşarken semantik hafızada kaydolan bilgiler bizimle kalır.