Bir coğrafyada her taraf bembeyaz karla kaplandığında barınma ihtiyacı nasıl karşılanır? Eskimo evi olarak da bildiğimiz iglolar, tam da bu amaca hizmet ediyorlar.
Peki tamamen kardan oluşan bu evler, nasıl oluyor da içindeki insanları sıcak tutabiliyor? İglonun içindeki ısıyı hapsetmek için muhteşem bir işçilik kullanıldığını söylesek yine aynı mı düşünürdünüz?
Genelde televizyonda ya da filmlerde rastladığımız bu kubbe şeklindeki kardan evlerin aslında bizim yaşadığımız evlerden pek farkı yok. Üstelik içerideki sıcaklığı muhafaza etmek için birçok yolu da denemişler. Gelin bakalım bu durumu fizik açıklayabilecek mi?
İglolar, soğuk havanın etkili olduğu Arktik bölgelerde sıcacık bir ev olma özellikleriyle biliniyor.
Uzaktan bakıldığında dokunsan kırılacak gibi duran bu kar yapıları, içinde bir aile yaşatabilecek sıcaklığa sahip olabiliyor. Ancak bu, bizim yaptığımız kardan adamlar gibi yapılan bir ev değil.
Hepimizin bildiği gibi karın izole edici bir özelliği var. Özellikle karın yağdığı gece etraf sessizleşir, hava ısınır. Bu, karın sıcak havayı izole etmesiyle ilişkilidir. Tıpkı bu durumda olduğu gibi iglolarda da aynı mantık mevcut.
İglonun dış duvarları ince buz kristalleri ile kaplıdır ve bu kristaller, dışarıdaki soğuğun içeri sızmasını engeller.
İçeride bulunan sıcak hava, karın içindeki hava boşluklarına hapsolur ve bu boşluklar da ısıyı tutarak iç mekânın sıcak kalmasını sağlar. Tabii içeride bulunan kişi sayısının ve hayvan derilerinin de bu sıcaklığı muhafaza etmekte oldukça önemli olduğunu atlamamak gerekir.
“Peki şekli neden bir ev gibi kare değil?” diye düşünebilirsiniz. Kubbe şeklindeki tasarımın ardında da sıcaklık faktörü yatıyor. Bu şekil, rüzgârın etkilerini en aza indirir ve bu da içerideki sıcaklığın korunmasına yardımcı olur.
E peki girip çıkarken içerideki hava dışarıya, dışarıdaki hava içeriye gitmez mi?
Hayır, gitmiyor. Çünkü bir iglonun girişi tek bir noktadan sağlanıyor, içeriye ne soğuk hava girebiliyor ne de içerideki sıcak hava dışarıya çıkıyor. Kafanız karışmasın, çünkü giriş kapısı da evlerimizdeki giriş kapısının olduğu konumda olmuyor.
Yer altından kazınarak bir tünel oluşturuluyor, giriş ve çıkışlar buradan sağlanırken evin içerisindeki sıcaklık değeri de korunmuş oluyor.
Bunu, koltukta uzanırken küçük bir battaniyenin bizi sıcak tutmasına benzetebilirsiniz. Çünkü o da sıcak havası hapsederek bizi üşütmüyor.
İglolar da benzer bir mantıkla çalışır; duvarları, içerideki sıcaklığı korumak için vücut ısısını hapsederek buharlaşmanın önüne geçiyor. Sıkıştırılmış kar kullanılarak inşa edildiği için bu kompakt ve sertleşmiş kar, yüksek derecede ısı yalıtımı sağlıyor. Sebebi ise karın büyük bir kısmı yarı donmuş sudan oluşan ve %95’i sıkışmış hava içeren minik buz kristallerinden ibaret olması.
Bu hava, konveksiyon etkisiyle ısı kaybını engeller. Vücuttan kaçan ısı, iglonun içindeki hava ile etkileşime girerek iç ortamın sıcaklığını korumuş oluyor.
Soğuk hava, sıcak havadan daha yoğundur.
Bu yüzden soğuk hava, iglonun alt kısmına yerleşirken sıcak hava yukarı doğru hareket eder. Bu da ısı kaybını minimize eder. İyi bir şekilde inşa edilen bir iglo, vücut ısısını kullanarak iç ve dış ortam arasında yaklaşık 40°C’lik bir sıcaklık farkı yaratabilir.
Bizim bildiğimiz hâliyle kubbe, ama aslında katenar eğrisi olan şeklinin önemine de değinmeden geçmemek gerekiyor.
Bu özel katenar eğrisi, ters çevrildiğinde önemli avantajlar sağlıyor. Kendi ağırlığını etkili bir şekilde taşıyabilirken en az malzemeyi kullanarak mükemmel bir denge sağlıyor. Sıcaklığın korunmasında doğrudan bir etkisi olmasa bile kardan yapılmış bir iglonun sağlam bir şekilde ayakta kalmasına yardımcı olan bu özel şeklidir.
Görüldüğü gibi hep filmlerde denk geldiğimiz eskimoların bu sıcak evleri, tıpkı bizlerin yaşadığı gibi bir ev formundan aşağı değil. Onu ev yapan en önemli özellikleri ise dâhice tasarlanmış mimarisi ve fizik kurallarını akıllıca kullanmaları.