Bazen kendi içinizde sıra dışı duygularla karşı karşıya kalıyor ve ne olduğunu anlamlandıramıyorsanız bazı sendromlardan muzdarip olabilirsiniz. Sevgilinizi aşırı kıskanmanız Othello sendromuna işaret edebilirken hemen hemen birçok kişi gibi telefonunuza bildirim gelmediği hâlde titriyormuş gibi hissediyorsanız hayalet titreşim sendromu yaşıyor olabilirsiniz.
Sosyal medya ile daha çok karşımıza çıkan sendromların yanı sıra erkeklerde daha sık görülen sendromlara kadar birçok psikolojik bozuklukları derlediğimiz içeriğimizde, çok şaşırıp “Düşman başına!” diyecekleriniz de var.
Belki de daha önce hiç duymadığınız ilginç sendromları okurken insan zihninde neler olabileceğini görünce şaşırabilirsiniz.
Birbirinden ilginç sendromlar
Kimsenin başına gelmemesini diliyoruz: Munchausen sendromu
Hasta olunca çevrenizdeki insanlardan ilgi beslersiniz değil mi? Bu aslında genelimiz için böyle ve bunda ters bir şey yok. Ancak bazı insanlar, hasta olmadığı hâlde hastaymış gibi davranarak hem çevresinden hem de hastanelerden ilgi bekliyor. Yeterli ilgi görmediği zaman Munchausen sendromu yaşayan kişiler, bazen kendilerine bilerek zarar verme durumlarına bile girebiliyor.
Bir de bunun level atlamışı var, o da Munchausen by proxy sendromu. Korkunç bir düzeyde olan bu sendromda ebeveynler, çocukları hasta olmadığı hâlde onları hasta gibi gösteriyor, üstüne bazıları fiziksel zarar veriyor. İleri boyutta bu rahatsızlığı yaşayan ebeveynler ise çocuklarını öldürebiliyor.
Sendrom deyince aklımıza ilk gelenlerden biri: Stockholm sendromu
“Eziyet edilen kişilerin, onları bu duruma sokan kişilere karşı besledikleri sadakat ve anlayış duygusu”, bu sendromun kısa tanıtımı olabilir. Hatta bunu daha da kısaltacak olursak “Celladına âşık olmak.” diyebiliriz.
1973’te banka soyan kişi ve rehineler arasında yaşanan bu duygu, “Stockholm sendromu”nun başlangıcı olarak sayılıyor. Stockholm’de yaşanması da sendroma kentin adının verilmesine neden oluyor. Bankada ve daha sonrasında mahkemede yaşananlar ise olayı daha da ilginç hâle getiriyor.
Hiç büyümek istemeyenlerin sendromu: çocuk-adam sendromu
İsminin hakkını veren bir diğer sendrom, Peter Pan sendromu olarak da bilinen çocuk-adam sendromu. En ufak işlerde bile yardım isteyen, başkasından bakım bekleyen kişilerin içinde bulunduğu durumun tıptaki adı. Sendromun adında “adam” geçse de kadınlarda da görülebiliyor.
Ev işinin daha çok kadınlar üzerinde olmasından dolayı genellikle erkeklerde görülen bu sendromu yaşayan kişiler kadar karşısındakiler de haklı olabiliyor.
Peki neden insan bu sendromu yaşar ve hayatında ne gibi değişiklikler olur?
Kadının kadınla çalışmasının zor olmasının sebeplerinden biri “kraliçe arı sendromu” olabilir mi?
Eğer bir kadınsanız ve iş yerinizde çalışmaktan zorlandığınız başka bir kadın varsa kraliçe arı sendromuna maruz kalıyor olabilirsiniz. Kadın dayanışmasının tam tersi olan bu durumda aslında hemcinsler birbirinin başarısız olmasını istiyor.
Kraliçe arı sendromu yaşayan kişilerin ise bu şekilde davranmasının altında erkek egemen iş toplumunda asimile edilmiş olmaları gösteriliyor. “Pembe taciz” olarak da bilinen bu sendromu en çok yaşayan kişiler ise hemşireler.
Enkaz altında, başka insanlar gördüğünü sanan kişilerin yaşadığı “üçüncü adam sendromu”
Sadece depremzedelerin değil dağcıların da yaşadığı üçüncü adam sendromunda, kişiler uzun süre enkaz altında yalnız kaldılarsa melek, Hızır veya başka bir kişi gördüğünü sanıyor. Beynimizin bize oynadığı oyunlardan biri olan bu sendrom, bazı filmlere de konu olarak gözler önüne serildi.
Telefonda herhangi bir bildirim olmamasına rağmen titriyor gibi hissediyorsanız “hayalet titreşim sendromu”na hoş geldiniz.
“Öyle sendrom mu olurmuş?” demeyin. Bilim insanları buna da bir isim koymuş. Bir müddet bildirim almadığımızda beynimizin bize oynadığı bu oyun, telefon kullananların neredeyse yüzde 90’ında görülüyor.
Telefon olmadığı dönemlerde kapı zili gibi seslere “hayalet çağrı sendromu” denirken teknoloji ile artık telefonların çalıyormuş hissine verilen isim “hayalet titreşim sendromu” oluyor. Tabii bir de “hayalet uzuv sendromu” var:
Son dönemlerde birçok kişi “apati sendromu”ndan muzdarip olabilir.
Sizin için artık hiçbir şeyin anlamı yoksa, enerjiniz bitmiş gibi hissediyorsanız ve yokmuşsunuz gibi davranıyorsanız apati sendromuna yakalandınız demek.
Tükenmişlik sendromunda da görülen apati, genellikle acı dolu bir hayat yaşayan kişilerde daha baskın oluyor.
Sosyal medya yalanının diğer adı: ördek sendromu
Bazı insanlar sosyal medyada, hayatının acı tatlı her anını paylaşmayı tercih ederken bazıları sadece en güzel anlarını aktarıyor. Çünkü onlar kendini herkesten daha iyi olduğu konusunda inandırıyor.
Hem anlaşılamamaktan korkan hem de başarısızlığı gündemine bile getirmek istemeyen kişilerin muzdarip olduğu ördek sendromu, özellikle gençler için büyük bir sorun teşkil ediyor.
Sosyal medya kullanıcılarının etkisi aldığına girdiği bir başka sendrom daha var. O da “aşil sendromu”
Sosyal medyanın hayatımızın bu kadar içinde olması aşil sendromu yaşayan kişilerin sayısında artış göstermiş olabilir. Ancak bu sendrom günlük hayatımızda da karşımıza çıkıyor. İnsanlar, başkalarına kendilerini olmadıkları kişi gibi göstererek beğenilmek arzusunu taşıyor.
Örnek gösterilen başarılara ulaşamayacağını düşünen kişiler, kaygı bozukluklarını da beraberinde yaşıyor. Verilen görevleri, kusursuz yapamayacaklarını düşünüp panikleme de sendromun belirtilerinden bir diğeri.
Televizyonlardaki şiddete alışıp bunu gerçek hayatta normal sanan kişilerin sendromu: vasat dünya sendromu
Gerçeklik algılarının birçoğunun sosyal medya ve televizyonlardan kaynaklı değiştiğini düşünüyor musunuz? Sorunuzun cevabı “evet” ise haklısınız. Aşırı şiddet içerikli şeyler izlemek insanların dış dünyaya kapanmasına neden olduğu gibi zayıf ve ürkek olmalarına da neden oluyor.
Kısaca “Beynimiz yıkanıyor.” diyebilir miyiz?
Çocuklarının “mükemmel” olmasını isteyen ebeveynlerin sahip olduğu “altın çocuk sendromu”
Her çocuğun belirli bir kapasitesi varken bazı anne ve babalar, çocuklarının her konuda en iyisi olmasını istiyor. Böyle baktığınızda aslında bu işte pek bir gariplik göremeyebilirsiniz. Ancak istemek ve bu yolda çocuğu zorlamak farklı şeyler.
Çocuğu zorlayan, çocukluğunu yaşamasına izin vermeyen ebeveynler ise genellikle narsist kişilerdeki bireyler oluyor. Kontrolcü ebeveynler yüzünden aslında çocukların tüm saf duyguları öldürülüyor.
Hasta bina sendromu: Olduğunuz binada kendinizi hasta hissetme durumu
İş yerine gittiğinizde veya kapalı bir binada uzun süre yer aldığınızda kendinizi hasta gibi hissediyor ancak dışarıya çıktığınızda normale dönüyorsanız “hasta bina sendromu”nu taşıyor olabilirsiniz. Nefes darlığı, öksürük, kaşıntı, baş dönmesi gibi belirtiler olduğundan da aslında ruhsal değil fiziksel olarak kendinizi hasta hissediyorsunuz.
İlk ortaya çıktığı 1970’lerde insanların bu durumu yaşıyor olabilmesinin nedenlerini düşününce mantıklı geliyor. Çünkü enerji krizi ve ısıtma maliyetleri yüzünden binalar, hava geçirmez şekilde yapılıyordu. Günümüzde hâlâ yaşanıyor olmasının da başka sebepleri var tabii ki.
Güçlü bireylerin de kendine has sendromları var. Bakınız: hubris sendromu
Siyasetçi, yönetici, cumhurbaşkanı, CEO gibi aklınıza gelebilecek güçlü konumdaki kişiler hubris sendromu yaşayabiliyor. Tanrısal ego olarak da bilinen bu sendromdaki kişiler, hiç yanlış yapamayacaklarına inanıyor. Biraz tanıdık geldi değil mi?
Hubris sendromunun; başkalarının yargılarını hor görme, gerçeklikle bağını koparma, yalnızca tanrıya hesap vereceğini düşünmek gibi bazı belirtileri var. Bu tüm belirtilerden en az 3 tanesine sahip kişiler ise hubris sendromu içerisine dahil ediliyor.
Kıskançlık krizi yaşayan sevgililer buraya. Kıskanan taraf, Othello sendromu yaşıyor olabilir.
WhatsApp son görülmenin kapalı olmasına sinirlenme, sosyal medya hesaplarının şifrelerinin istenmesi, kişisel eşyaların karıştırılması ve daha fazlası sevgilisini ya da eşini kıskananların sahip olduğu Othello sendromunun bazı belirtileri.
Sevdiği için kıskanma gibi basit bir duygunun ötesinde olan bu sendromun sonu, üzülerek izlediğimiz haberleri de karşımıza çıkarabiliyor. Şiddet, intihar, cinayet gibi korkunç durumların yaşanmaması için ise sendroma sahip kişilerin tedavi olması gerekiyor.
Bulunduğu konumun hakkı olmadığını düşünen kişilerin yakalandığı Imposter sendromu
Başarı ile geldiğiniz bir pozisyon olsa bile kendinizi oraya layık değilmiş gibi görebilirsiniz. Hatta birisinin size “Başarısızsın.” demesinden de korkuyorsanız Imposter sendromu yaşıyor olabilirsiniz.
Araştırmalar, 5 öğrenciden 1’inin bu sendroma sahip olduğunu söylüyor.
Kötü giden bir şeye bile bile devam ediyorsanız “batık bedel sendromu” yaşıyor olabilirsiniz.
Sizi sıkan bir pantolonunuz var ama çok para verdiğiniz için giymeye devam ediyorsanız ya da anlaşamadığınız ama uzun süredir devam eden ilişkinize devam ediyorsanız bu sendromu yaşıyor olabilirsiniz.
İlişkilerde, günlük hayatımızda ve iş hayatı gibi pek çok alanda yaşadığımız durumlardan biri olan batık bedel sendromunun sebeplerinden biri ise kaybetmeyi dayanılmaz bulmak. “Kim dayanabilir ki?” Ama bunlar hayatınızı ciddi anlamda olumsuz yönde etkiliyorsa sendromdan çıkmanızda fayda var.
The Truman Show’un başrolünde siz olabilir misiniz?
The Truman Show filminin konusunu bilmeyenler için kısa bir açıklama yapalım. Jim Carrey’nin başrolünde olduğu filmde, Truman kendini gerçek hayatta zannetse de ailesi ve çevresindeki herkes aslında birer oyuncu. Truman, bir şeylerin ters gittiğini anladığı zaman ise dış dünyaya adım atmaya karar veriyor.
Truman Show sendromu ise insanlar, her an kamera kaydında olduğunu ve şov programının parçası olduğunu sanıyor. Bu sendrom, diğerleri gibi resmiyet kazanmasa da bazı önemli tıp dergilerinde kendine yer buluyor.
Daha duymadığınız başka sendromlar da var.
Bazı erkekler fiziksel olmasa da ruhsal olarak farklılaşarak eşleri ile beraber hamilelikle gelen değişimleri yaşıyor. Adına da “couvade sendromu” deniyor. İnsandan hayvana dönüşme hastalığı olan “öküz sendromu” ise “Yok artık!” tepkisinin karşılığı olacak türden.
Dövüşme hastalığı, patlayan kafa sendromu, Paris sendromu, Alice Harikalar Diyarında sendromu ve yaşayan ölü sendromu da şaşkınlık verici durumlar.