“Ram air turbine” olarak bilinen bu parça, karşısından gelen havanın enerjisini kullanarak uçaktakilerin hayatını kurtarabilecek derecede bir öneme sahip.
Muhtemelen daha önce fark etmediğiniz bu hava türbinleri, bazı modellerde gövdede bulunurken bazılarında ise kanatta bulunur.
İlk bakıldığında o kadar da önemli değilmiş izlenimi verse de aslında hayati bir öneme sahiptir. Tam olarak ne işe yaradığını, nasıl oluyor da bu kadar önemli olduğundan detaylı bir şekilde bahsedelim:
Bu pervaneli sistem, acil durumlarda devreye girerek uçağın ihtiyacı olan elektriği üretir.
Ram air turbine, bünyesinde bir elektrik motoru bulundurur ve uçak için hayati bir öneme sahip olan elektrik sistemleri için enerji üretir. Yalnızca acil durumlarda devreye girer çünkü normal şartlarda uçağın ihtiyaç duyduğu elektriği motorlar üretir.
Ram air turbine, uçağın hızı sayesinde oluşan hava akımından güç üretir.
Uçağın yedek sistemlerinden olan bu türbinler, pervanelerine 5000-6950 RPM dönü sağlar; böylece ana uçuş kumanda sistemlerine ve yedek elektrik jeneratörüne -gerekli hidrolik basıncı da temin ederek- uçağın emniyetle uçmasını sağlar.
İki motorun birden durduğu bir senaryoda; ram air turbine, kurtarıcı görevini üstlenir.
Acil durumlarda -uçağın modeline bağlı olarak- kendiliğinden devreye girer veya pilotlar tarafından devreye sokulur. Uçuş için gerekli olan en temel işlevleri sürdürebilmek bu türbin sayesinde mümkün olur.
Küçük desek de aslında bu hava türbinlerinin pervane çapı ortalama 80 cm’dir. Yani uçağa kıyasla küçüktür.
Dünyanın en büyük yolcu uçağı olan Airbus A380’deki versiyonu ise 163 cm’dir. Bu türbinin ilk olarak kullanıldığı yolcu uçağı modeli ise 1960’larda İngiltere’de üretilen Vickers VC10’du.
Acil durumlarda devreye girerek çok sayıda hayat kurtaran ram air turbine, “Sully” adlı filme de konu olan meşhur bir kazada hayati bir rol üstlenmişti.
15 Ocak 2009’da New York’ta bir uçak, kalkıştan hemen sonra bir kuş sürüsünün içine girmiş ve uçağın iki motoru da tamamen güç kaybetmişti. Pilotlar çok kısa bir süre içerisinde karar alarak uçağın yardımcı güç ünitesini (APU: auxiliary power unit) ve hava türbinini devreye sokmuştu.
Bu sayede elektrik devrelerini kullanabilen pilotlar, US Airways’in 1549 sefer sayılı uçuşunu icra eden Airbus A320 tipi uçağı kumanda etmeye devam edebilmiş ve ardından Hudson Nehri’ne başarılı bir acil iniş yapmayı başarmıştı.
Bu türbinler her modelde bulunmuyor.
Örneğin; Boeing 737’nin uçuş kontrol sistemi, uçaktaki elektrik kaynakları tükense bile pilotlar tarafından en az 60 dakika boyunca kontrol edilebilecke şekilde tasarlanmıştır.
Yolcu uçakları haricinde de kullanılabilmektedir.
Pervanelerin dönmesi için çok hız yapmaya gerek yoktur. Ayrıca, küçük olmasına rağmen çok gürültülü çalışır.