Hep karşılaştığımız bir şey ama büyük ihtimalle daha önce hiç sorgulamadınız. Sinemalardaki koltukların ve tiyatrolardaki perdelerin neden kırmızı olduğunu hiç merak ettiniz mi? Muhtemelen hayır, ama şimdi bahsettiğimize göre merak ediyorsunuzdur…
Kırmızı renk olmasının iki ana nedeni olduğuna inanılıyor: ilki operanın tarihiyle alakalı alışagelmiş bir tercih, ikincisi ise bilimsel bir nedene dayanıyor.
İlkinden başlayalım. Aslında tiyatro salonları kapsamında bu rengin seçilmesinde opera binalarının rol oynadığı düşünülüyor.
Opera sanatının merkezi İtalya, Venedik‘te yapılan ilk opera binasında kırmızı ve altın renkleri kullanıldı.
Bu renkler de özellikle kırmızı kadife, kraliyet ailesini temsil ediyordu. Bu sanat, Avrupa’nın geri kalanına yayılmaya başladığında da Avrupalılar, bu binalarını taklit ederek aynı renk paletlerini kullanmayı tercih ettiler. Sadece Fransızların kırmızı yerine kraliyet ailesini temsilen mavi rengi tercih ettiği biliniyor.
Yüzyıllar içerisinde operaya ilginin azalması sonrası eğlence sektörünün parlayan yıldızları tiyatrolar ve akabinde sinemalar oldu. Onlar da bu geleneği sürdürüp salonlarında kırmızı rengi kullanarak izleyicilerine hitap ettiler.
Kırmızı rengin günümüzde hala kullanılmaya devam edilmesinin arkasında ise bilimsel bir neden yatıyor.
İnsan gözünün retinasındaki görünür ışığı algılayan hücreler; çubuklar ve koniler olmak üzere iki tip fotoreseptör hücredir. Normal ışıkta renkleri koni hücreleri algılarken düşük ışıkta renkleri algılama işi çubuk hücrelere düşer.
Bilim insanlarınca yapılan deneyler; çubukların en çok 498 nm civarındaki ışığın dalga boylarına duyarlı olduğu bunun üzerindeki dalga boylarına karşı duyarsız olduğunu göstermiştir.
Aşağıdaki görselde görebileceğiniz üzere çubuk hücreleri en iyi yeşili görürken kırmızı ışığı algılayamazlar. Koniler ise bütün renkleri algılar.
Dalga boyunun yüksek olması sebebiyle kırmızı, karanlık ışık koşullarında görmeyi kaybettiğimiz ilk renktir.
Yani, tiyatro ve sinema gibi kırmızı perdelere ve koltuklara sahip bir ortamda; ışıklar kısıldığında kırmızı renkler, mavi veya yeşil renklere göre daha kolay görünmez oluyor. Ve bu da izlediğimiz şeye daha kolay odaklanmamızı ve adapte olmamızı sağlayarak iyi bir izleme deneyimi sunuyor.
Madem öyle, neden siyah renk kullanılmıyor diye soranlarınız olacaktır.
Kullanılmıyor değil, daha az tercih ediliyor diyelim. Eğlenmek, iyi hissetmek, kafa dağıtmak, sosyalleşmek için bir mekana gidiyorsunuz. Bu mekanda sizi depresif bir ruh haline, bunalıma sokacak siyah renkleri mi istersiniz? Yoksa mutluluk, çoşku, canlılık hissi veren kırmızı rengini mi? Bu salonları işletenler de renklerin bu psikolojik etkilerini bildikleri için kırmızı rengi kullanmayı tercih ediyorlar.
Yukarıda bahsettiğimiz bilimsel nedenden ötürü kırmızı rengin bir avantajı daha var. Kırmızı renk; karanlıktan ışığa veya ışıktan karanlığa geçme sürecinde görme hücrelerinin adaptasyonunu hızlandırıyor.
Pilotların ve radyalogların kırmızı renk gözlük kullanmalarının nedeni de budur.
Uzun süre karanlık ortamda kalıp ışığı açtığımızda gözlerimiz kamaşır, görmekte zorluk çekeriz. Aynı durum ışığı kapattığımızda da geçerlidir. Her iki olayın öncesinde gördüğümüz kırmızı renk ile bu alışma sürecini hızlandırmış oluyoruz.