Ülkemiz sınırları içerisinde doğup, başarılarıyla dünya tarafından saygı görülen Türk bilim insanları serimizin yedinci bölümüyle devam ediyoruz. Bahanelerin bir kenara bırakılarak bilim adına daha çok çalışmamız gerektiğini bizlere hatırlatan birbirinden özel 11 ismin kim olduğunu duyurmaya çalışacağız.
Bilim yapan insanların kim oldukları ve nereden geldikleri pek önem arz etmez. Nitekim bilim, dünyanın her yerinde konuşulan evrensel bir dil aslında. Kimini yakından kimin uzaktan tanıdığımız Türk bilim insanlarımız, kendilerini dünyaya duyurarak bizlerin de göğsünü kabartıyor.
Başarmanın her kıtada tek bir ortak noktası var: azim. Sizlere bu seri üzerinden olabildiğince aktarmaya çalıştığımız bu önemli isimlerin başardıkları işleri gördükçe, bilim adına daha fazla çabalamamız gerektiğini hatırlıyoruz. Sözü çok uzatmadan serimizin devamındaki konukları yakından tanıyalım.
Niyazi Berkes
Türk sosyolojisinde bir iz bırakan ve aramızdan 1988’de ayrılan Niyazi Berkes, 21 Ekim 1908’de Kıbrıs’ta dünyaya gözlerini açtı. İlk ve orta öğrenimini Kıbrıs’ta tamamladıktan sonra 1928’de İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. 1928-1931 yılları arasında Darülfünun Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde felsefe ve sosyoloji öğrenimi gördü. 1935’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde sosyoloji asistanı oldu.
Aynı yıl Amerika’ya giderek Chicago Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümü‘nde lisansüstü araştırmalarına devam etti. 1939’da yurda dönünce Ankara Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi’nde sosyoloji doçenti ve ardından 1952 yılında Kanada Mc Gill Üniversitesi Lisans Üstü Araştırmalar Fakültesi’nde sosyoloji profesörü oldu. 31 Ağustos 1975’te de milletlerarası “emeritus profesör” unvanını aldı. Tarih ve sosyoloji alanında ufkumuzu genişleten araştırmalarıyla adını tarihe yazdırdı.
Ekrem Akurgal
Pek çok arkeolojik bulgular elde eden ve ölümüne kadar da araştırmalarını sürdüren Akurgal, 1911’de doğdu. Lise eğitiminin ardından tıpkı İhsan Ketin gibi devlet desteğiyle Almanya’ya tahsil için gönderilen öğrencilerden oldu. Almanya’da arkeoloji eğitimini aldıktan sonra 1957’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde ordinaryüs profesör unvanını aldı.
Kendisi Ege’de bugünkü isimleriyle Foça, Çandarlı, Çeşme-Ildırı, Erytrai ve Smyrna antik kentlerini ortaya çıkaran önemli bir isimdir. Eski Yunan, Hitit ve eski Anadolu Uygarlıkları üzerine çeşitli dillerde sayısız eser yayınlamıştır. Ayrıca Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı’nın da kurucu üyesiydi. 2002’de ise aramızdan ayrıldı.
Metin Sitti
Albert Einstein’ın kurucusu olduğu Kaiser Wilhelm Topluluğu’nun devamı niteliğindeki, dünyanın en prestiji araştırma kurumlarından Max Planck Enstitüsü’ndeki ilk Türk bilim insanı olan Metin Sitti 2017 direktörlük görevine getirildi. 2018’de Rahmi Koç Bilim Madalyası’na layık görülen Prof. Dr. Metin Sitti, şimdi de geliştirdiği küçük robotları tedavilerde ulaşılması zor alanlarda kullanmayı hedefliyor.
Ergi Deniz Özsoy
Ergi Deniz Özsoy, Türk evrimsel biyolog ve genetikçidir. Türkiye’de evrimsel biyolojinin doğru anlaşılması ve popülerleşmesinin en önemli aktörlerinden birisidir. Günümüzde eğitimini de aldığı Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü‘nde bölüm başkanı görevindedir.
Birçok çalışması bulunan Özsoy’un evrimsel biyoloji, genetik, genomik ve kantitatif genetik çalışma alanlarıdır. Özsoy, evrimsel biyolojinin tarihi, evrim felsefesi ve biyoloji felsefesi konularıyla da ilgilenmektedir. Bu konularda yurt içinde ve yurt dışında yayınlanmış makaleleri bulunuyor.
Ali Demirsoy
1945 yılında Yuva Köyü’nde doğan Ali Demirsoy, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Tabii İlimler bölümünü bitirdi. Biyoloji alanında kendini geliştirerek çeşitli çalışmalara imza atan Demirsoy, eğitiminin bir bölümünü Almanya’da tamamladı. Daha sonra Humboldt bursunu kazanarak Hamburg Üniversitesi, Paris ve Londra’daki araştırma enstitülerinde çalıştı. Araştırma, deneme ve bilimsel roman tarzında çalışmalar gerçekleştiren Demirsoy, “Yaşamın Temel Kuralları” ders kitabıyla insanlara zoolojiyi sevdirdi.
Türkiye’deki Mantodea, Odonata, Caelifera, Blattodea, Dermeptera, Scorpionidae, Hirundina faunal arı üzerine taksonomik çalışmalar uzmanlık alanıdır. Evrim konusunda ülkemizde en popüler ve aktif bilim insanıdır.
Rahmi Güven
Fizik dalında lisans (1970), yüksek lisans (1973) ve doktora (1976) derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversitesinden alan Rahmi Güven, ODTÜ Fizik bölümü, Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü, TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü ve Işık Üniversitesinde görev yapmış; Center for Theoretical Physics, University of Texas at Austin ve Institut für Theoretische Physik, Universitaet Wien’de doktora sonrası araştırmalar yürütmüştür. Klasik ve kuvantum gravitasyon teorileri alanında uzmanlaşmıştır. Yurdumuzda birçok farklı okulda görev yapmışsa da yurtdışında da bizleri temsil etmiştir.
İtalya’da, Trieste’deki International Centre for Theoretical Physics için 1991-1996 döneminde asosiye üye ve 2000-2007 döneminde kıdemli asosiye üye seçilmiştir. Tübitak Bilim Ödülü, Üstün Başarı Ödülü, Teşvik Ödülü gibi birçok ödüle nail görülmüştür. 1997 yılında da Türkiye Bilimler Akademisi’ne asli üye seçilmiştir.
Seza Özen
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden olan Seza Özen, çocuk romatoloji ve pediatrik nefroloji alanlarında 25.000 atıf ve çok sayıda ödüle ve 500’ün üzerinde uluslararası makaleye sahiptir. Özen, geçen yıl Stanford Üniversitesi tarafından derlenen dünya akademisyenleri listesinde ilk 100 akademisyenden de biridir.
2018 yılında 70’e yakın ülkeden 1000 bilim insanını bir araya getiren İtalya merkezli Dünya Bilimler Akademisi’nin (TWAS) Tıp Ödülü’nü de kazandı. Bilim dünyasında bir kadın olarak böylesi başarılara imza atması, bizlerin de göğsümüzü kabartıyor.
İsmail Çakmak
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Çakmak, 2022 En Etkili Bilim İnsanları listesinde Türkiye’den dahil olan birinci isim oldu. Tarım-Agronomi dilim dalındaki dünya sıralamasında 7. sırada yer alırken, 8 milyondan fazla bilim insanının katıldığı çalışmada da 2.538. sırada yer aldı.
228 makalesi yayınlanan Çakmak, 1999 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü, 2005’de IFA-Gübre Endüstrileri Birliği Uluslararası Bitki Besleme Ödülü, 2007’de Avusturalya-Crawford Fund “Derek Tribe” madalyası, 2014’de Almanya-Alexander von Humboldt Vakfı “Georg Forster Araştırma Ödülü”, 2016’da Uluslararası Bitki Besleme Enstitüsü- Bilim Ödülü ve 2016 yılında Dünya Bilimler Akademisi Tarım Bilimleri Bilim Ödülü’nün sahibidir.
Veysi Erkcan Özcan
Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği ve Fizik bölümlerinde çift ana dal yapan Veysi Erkcan Özcan, 1999 yılında mezuniyetinin ardından 2005 yılında Stanford Üniversitesi, Uygulamalı Fizik Bölümünde Doktora öğrenimini tamamladı. 1999 yılında Stanford Üniversitesinde Araştırma görevlisi olarak iş hayatına başladı. University College London Fizik Bölümünde Araştırma Görevlisi, 2011-2017 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümünde yardımcı doçent, doçent ve profesör olmuş ve görevine hala devam etmektedir.
Özellikle büyük çarpıştırıcılarda keşif analizleri, hassas ölçümler ve bunların yorumlanması, ayrıca küçük deneysel/endüstriyel hızlandırıcılar ve parçacık algıcı fiziği olarak deneysel parçacık fiziğinde araştırmalar gerçekleştiriyor.
Hüseyin Yılmaz
Belki de içlerinde en şaşıracağımız ve başarının gurur dolu öyküsünü taşıyor Hüseyin Yılmaz. Çobanlıkla başladığı yaşamı, tesadüf eseri keşfedilmesiyle bilim dünyasında devam ediyor. Dr. Yılmaz, 13 Ağustos 1924’te Acıpayam’da dünyaya gözlerini açmış, 27 Ocak 2013’te ise Cambridge, ABD’de ölmüş bir fizikçidir.
Özellikle kütle çekim teorisi üzerine çalışan Yılmaz, sonradan renk algısı ve konuşma algılama konularına da yoğunlaştı. 1960’larda Edwin Land’in Evrim Teorisi’yle ilgili görüşlerinden yola çıkarak renk algısına yönelik yeni bir teori geliştirdi. Fakat hepimizin duyduğu ve en çok ses getiren çalışması, 1958 yılında kütleçekim üzerine yayınladığı teorisidir. Bu teoride, Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’nin zayıf alanlarla ilgili açıklamasının genellenmesi üzerine yoğunlaştı.
Bahattin Baysal
Bahattin Baysal, polimer kimyasına olan katkılarıyla önemli bilim insanlarımızdandır. Hatta Türkiye’ye polimer kimyası onun sayesinde gelmiştir desek daha doğru olur. Liseden sonra eğitimini İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde tamamlayan Baysal, doçentliğini de Amerika’da yaparak ‘Zincir Reaksiyonu Polimerizasyonlarının Kinetiği’ adlı tez konusuyla mezun oldu. Daha sonra ülkeye gelerek fizikokimya doçenti olarak göreve başladı. Baysal hakkında bilmemiz gereken diğer önemli detay ise günümüzde çok önemli bilim insanları yetiştiren fen liselerinin Türkiye’de kurulmasına öncülük etmesidir.