Çoğumuzun ilk kez duyduğu bu rahatsızlık, aslında içinde şüpheyi ve derin bir hüznü barındırıyor. Taşlaşmış bebek, oldukça nadir rastlanan bir durum olmasına rağmen, tıbbi literatürde 400’ü aşkın örneği bulunuyor.
Lithopedion, Latince taş ve bebek kelimelerinin birleşmesinden türeyen, Türkçeye ise “taşlaşmış bebek” olarak aktarılan bir terim.
Fetüsün 14 haftalık gelişimini tamamlaması koşuluyla ortaya çıkabilen bu durum, anne adayı olan/olmayan çoğu kadını ve onların yakınlarını ilgilendiriyor. Peki inanması güç olan bu olay, nasıl ve ne zaman ortaya çıkabiliyor?
Her şey fetüsün ölümüyle başlıyor.
Hamilelik esnasında anne karnında yaşamını yitiren fetüs, kimi zaman annenin sağlığını tehdit edebilir. Annenin bu durumdan zarar görüp görmemesi, bebeğin büyük ya da küçük oluşuyla doğru orantılı olarak değişir.
Büyük bir fetüs, anne karnında öldüğünde dejenere olmaya yani bozulmaya başlar. Bedenin içinde ölü bir organizmanın bozulmaya başlaması ise çeşitli enfeksiyonlara yol açabilir. Bu sebeple fetüs, yaşamını yitirdiğinde anne karnından düşük yolu ile alınmalıdır.
Ölü fetüs, annenin vücudunu terk etmediğinde neler olur?
Böyle bir durumda vücut, ölü fetüsü yabancı bir nesne olarak kabul eder ve bedende oluşturacak zararların önüne geçmek için bu nesnenin etrafını kireçle kaplar.
Vücudun, yaşamını yitirmiş fetüsü kireçle çevrelemesi “taşlaşmış bebek” vakası olarak adlandırılır.
Taşlaşmış bebek, bir bakıma dış gebeliğin bir başka şekli.
Dış gebelik, döllenmiş bir yumurtanın rahme giderken bir yumurta kanalına bağlanmasından kaynaklanırken; Lithopedion, döllenmiş yumurtanın, yumurta kanalına ulaşamaması ve rahmin dışında bir yumurtalığa veya bağırsaklara yapışmasıyla meydana gelir.
Bu durum üç farklı şekilde ortaya çıkar ancak yalnızca biri gerçek Lithopedion’dur.
Esasen, anne karnındaki fetüsün kireçlenmesi gerçek taşlaşmış bebekken, kireçlenmenin hem fetüste hem de cenin zarında oluşması veya sadece fetüs zarında kireçlenme oluşumu da taşlaşmış bebek zannedilebilir.
Taşlaşmış bebeğe maruz kalan kadınların yaş ortalaması 50 iken, bu rahatsızlığa işaret eden semptomlar bazen gözlemlenebilirken bazen gözlemlenemez.
Taş bebekler, 23 ila 100 yaş arasındaki kadınlarda, yarısından fazlasında menapozdan sonra görülmekle birlikte, 4 ila 70 yıl arasında ortalama 22 yıl anne karnındaki varlığını korur.
Sabit bir belirti göstermemekle birlikte, şimdiye kadarki vakalarda idrar problemleri, düzensiz ya da aniden adet görme, karın bölgesinde tanımlanamayan şişliklerler Lithopedion’un belirtileri arasında.
Hiçbir belirtinin olmadığı durumlarda ise taşlaşan fetüs, anne rahminde yıllarca varlığını sürdürebilir.
Bu vakalardan en şaşırtıcı olanı, 90 yaşında bir kadına ait.
Tahmini olarak 70 yıl boyunca, karın boşluğunda gelişimini tamamlamış bir bebek taşıdığı tespit edilen kadın, yıllar öncesinde çeşitli gebelik öyküleri geçirdiğini fakat hiçbirinden emin olamadığını ifade ederken, bu vakaya maruz kalan 68 yaşında bir Fransız’ın ise, karnının “ömrü boyunca şiş, sert ve ağrılı” olduğundan yakındığı bilinmekte.
Lithopedion, hayatın sonu değil.
Taşlaşmış bebek vakası hiçbir kadın için hayati risk taşımazken, bu durumu deneyimleyen annelerin, ileriki yıllarda arzu ettiği kadar sağlıklı çocuk dünyaya getirmesi de mümkün.