Çoğumuz bisiklet sürmeyi çocukluk döneminde öğreniyor ancak yaşımız ilerledikçe genellikle bu aktiviteyi rafa kaldırıyoruz. Ancak yıllar sonra o eski günlere geri dönüp bisiklet sürmek istediğimizde, bunu yapmayı unuttuğumuzu ya da eskisi kadar iyi yapamayacağımızı düşünmüş olabiliriz ancak bu konuda yanılıyoruz.
Hafızamız az önce okuduğumuz telefon numarasını, birkaç gün önce tanıştığımız kişinin adını, hatta daha dün akşam ne yemek yediğimizi anımsayamazken yıllardır yapmadığımız bir şeyi nasıl hatırlayabiliyor hiç düşündünüz mü?
Görünen o ki beynimizin çeşitli bölgelerinde farklı türlerde anılar depolanıyor ve bu anılar da nasıl bir belleğe sahip olduğumuz konusunda bize bir kapı aralıyor.
Sahip olduğumuz uzun süreli bellek, bildirimsel ve işlemsel olmak üzere ikiye ayrılır.
Bildirimsel bellek bilinçli olarak geri çağrılabilir ve hayatımızdaki tüm gerçek olayları kapsar. İşlemsel belleği ise geri çağıramayız ve çoğunlukla düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz beceri ve eylemlerden oluşur.
Bir rutinin veya eylemin uzun süreli belleğe yerleşmesi oldukça zaman alır fakat bu bir kez gerçekleştiğinde o eylem, bizim bilincimiz dışında meydana gelir ve böylelikle onun üzerine dikkatimizi çok da toplamamız gerekmez.
Örneğin bisiklet sürmek istediğimizde dengeyi korumak, pedallara basmak ve kolun konumunu ayarlamak gibi çok sayıda eylemi aynı anda kontrol etmeye çalışmamız gerekir.
Yine aynı mantıkla araba kullanmayı ilk defa öğrenmeye çalışırken, tüm dikkatimizi toplama ihtiyacı hissederiz. Bununla birlikte bisiklet sürmeyi ve araba kullanmayı öğrendikten ve pratik yaptıktan sonra çok da büyük bir odağa ihtiyacımız olmayacaktır.
Çünkü tüm bunlar gerekli tekrarları yaptığımızda uzun süreli belleğimize geçmiş olur. Zaman içinde bu sürüşleri gerçekleştirirken sohbet edebilmek ve en sevdiğimiz şarkıya eşlik etmek gibi çoklu görevleri yerine getirebildiğimizi fark ederiz.
Bu noktada devreye giren bir diğer kavram, sahip olduğumuz kas hafızasıdır.
Bir tür işlemsel bellek olan kas hafızasının merkezi, adının aksine kaslarda değil beyindedir. İlk etapta beynimiz, istenilen görevi yerine getirebilmek için daha aktif bir şekilde çalışır fakat pratik yapıldıkça ve bu aktivite tekrar edildikçe, zaman içinde o görevi başarıyla yerine getirmek için daha az odağa ihtiyaç duyar.
Bazı araştırmacılar kas hafızası terimini “zombi ajanlar” olarak ifade eder. Bunun sebebi ise beynimizdeki belirli bir görevi biz farkına varmadan yerine getirebilen ajanlara atıfta bulunmaktır.
Her gün düzenli olarak işe araba veya bisikletle gittiğinizi ve bir sabah yola koyulduğunuzda aklınızın karışık ve dikkatiniz oldukça dağınık olduğunu düşünün. Kafanızı kurcalayan düşüncelerden bir anlığına sıyrıldığınızda, her zamanki yoldan işe sürmeye başladığınızı fark edeceksiniz.
Aslında burada devreye giren şey, kas hafızasının yalnızca rotayı hatırlamaktan ziyade araba ve bisiklet kullanma eylemini de gerçekleştirebildiği.
Aklınız bambaşka yerlerde olsa bile farkında olmadan şerit değiştirecek, korna çalacak ya da hızınızı arttırıp azaltacaksınız. Özetle vardığımız nokta, bu hafıza biçiminin sadece aktif olarak uyguladığımız görevler için gelişmediği.
Bir eylemi ne kadar uzun süre uygulayıp tekrarlarsak, o eylem hafızamıza o kadar sağlam bir şekilde yerleşebiliyor ve aradan uzun seneler geçse de bu eylemler, kalıcı hafızamızda varlığını sürdürdüğünden geriye döndüğümüzde tüm bunlar daha dün uygulamışçasına tazeliğini koruyor.