Bazen tanıdık iki sesin konuşmasını ya da sevdiğiniz bir şarkının sözlerini duyduğunuzu düşünürsünüz. Ancak o an yalnızsınızdır ve odada hiçbir müzik çalmıyordur. Peki bu durum nasıl mümkün olabilir?
Siz de bazen kimse odada yokken tanıdık sesler duyuyor musunuz? Merak etmeyin, yalnız değilsiniz ve yaşadığınız şeyin çok ilginç bir açıklaması var.
Bu fenomenin adı “audio pareidolia” ve işte arkasındaki bilimsel gerçekler.
Nedir bu audio pareidolia?
Audio pareidolia, rastgele bir gürültüden kelimeler algıladığınız garip ama yaygın bir deneyim. Fenomenin tetikleyicisi kişiden kişiye değişiyor.
Kimi insanlar fan sesinde, kimileri ise akan suyun sesinde veya akvaryum filtresinin çıkardığı baloncuk seslerinde bu durumu yaşayabilirler.
Fenomen, halüsinasyon gibi hissettirse de aslında durum tam olarak öyle değil. İşitme ve psikoloji uzmanları, bunun gerçek sesleri alışılmadık şekillerde yanlış duymaktan ibaret olduğunu vurguluyorlar.
Yani halüsinasyonlardan farklı olarak burada aslında var olan sesleri, yanlış bir şekilde yorumluyoruz.
Peki ama beynimiz neden bu sesleri yaratıyor?
Neil Bauman’a göre beynimiz ister görsel ister işitsel olsun her zaman bir şeyler arar. Beynin rastgele bilgilerden tanıdık şeyler bulma isteği, pareidolia’nın tüm duyusal sistemlerde neden gerçekleştiğini açıklar. Bu nedenle bulutlarda yüzler görürüz ya da cildimizde bir şeyler geziniyormuş gibi hissederiz.
Beynimiz, aldığı tüm duyusal girdilere anlam vermeye çalışır ve bu karmaşık gürültüyü anlamlandırmak için arşivlerine dalar. Sonuçta duyduğumuz şey, arka plan seslerinin beynimiz tarafından rasyonelleştirilmiş hâli olur.
Bauman, bu olayı “Kulaklarınızın duyduğunu değil, beyninizin algıladığını duyarsınız.” diyerek açıklıyor. Kısaca merak etmeyin, şizofren değilsiniz. 🙂