Cilt kanseri diğer kanser türlerine kıyasla çevremizde adını pek duymadığımız bir rahatsızlık olsa da dünyanın bazı bölgelerindeki insanları etkisi altına almaya devam ediyor. Hatta 2003 yılında İsrail, bu noktada dünyada 3. sırada yer aldı. Peki o zamanlar, İsrail’deki cilt kanseri oranını arttıran neydi?
İlk etapta ciltte küçük bir şişlikle baş gösteren bu rahatsızlık, devamında şişliğin büyümesiyle ve bu şiş bölgelerin artmasıyla dikkati çeker. Aslında cilt kanseri, tespit edilmesi oldukça kolay bir rahatsızlık ancak kimi zaman bu belirtiler, gözden kaçtığında çeşitli felaket senaryolarıyla karşılaşmak kaçınılmaz olabilir. Özellikle İsrailliyseniz!
Buraya kadar her şey tamam fakat cilt kanseri noktasında İsrail’i ön plana çıkaran esas sebep nedir?
Öncelikle cilt kanserinin kısaca ne olduğuna değinelim.
Deriye rengini veren melanin isimli renk pigmentleri, melanosit denilen cilt hücreleri tarafından üretilir. Üretilen bu hücrelerin kontrolsüz bir biçimde bölünüp çoğalması sonucunda ise cilt kanseri meydana gelir. Ayrıca bu rahatsızlık, melanom ya da melanoma olarak da adlandırılır.
Bu noktada akla gelen ilk soru, cilt kanserine hangi faktör veya faktörlerin sebep olduğu olur. Uzmanların araştırmalarına göre cilt kanseri vakalarının yaklaşık %90’ı, o çok sevdiğimiz güneşin ultraviyole ışınlarına çok fazla maruz kalmaktan ileri gelir.
Şaşırtıcı bir şekilde dünya genelinde cilt kanserine yakalanma oranı; akciğer, meme ve kolon kanserine yakalanmış hastaların toplamından çok daha fazladır. Galiba güneşi fazla hafife alıyoruz!
Yine güneş dışında cilt kanserini tetikleyen bazı durumlar da söz konusudur. 2001 yılında yapılan bir araştırmaya göre eğer kişide beşten fazla güneş yanığı ve çok sayıda ben varsa cilt kanseri riski artış gösterir.
Böyle bir durum erken teşhis edildiğinde ise hayatta kalma oranı %98’dir. Görüyoruz ki çoğu hastalıkta olduğu gibi cilt kanserinde de erken teşhisin önemi oldukça büyüktür.
Öte yandan BRCA2 isimli bir gen mutasyonuna sahip kişilerde, diğer kanserlerin yanı sıra cilt kanserine yakalanma riski çok daha yüksektir. Her 400 kişiden biri, BRCA mutasyonunu taşır.
Peki İsraillilerde cilt kanseri oranının bu kadar yüksek olmasının en büyük sebebi nedir derseniz cevap, güneşe oldukça fazla maruz kalmaları olacaktır.
Credit: AA
Örneğin, 2000 yılından 2003 yılına kadar yaklaşık 100.000 İsrailli bu hastalığa yakalanmıştır. Yaş ve cinsiyete bakıldığında ise cilt kanseri, erkeklerde çok daha yaygındır. Raporlar; her 50 kadından 1’inin bu hastalıkla karşı karşıya kaldığını, erkeklerde ise bu oranın 34’te 1 olduğunu gösterir.
2003 yılında İsrail, dünyada 3. en yüksek cilt kanseri oranına sahip ülke olmuştur ve o yıl bu rahatsızlıktan kaynaklanan yıllık ölüm oranı, 400 ila 480 kişi arasındadır.
İlgi çekici olan bir diğer kısım ise bu rahatsızlığa sahip vakaların büyük çoğunluğunu, Amerika ve Avrupa kökenli İsraillilerin oluşturmasıdır. Yani bu hastalık, Sağlık Bakanlığına göre Arap kökenli İsrailliler arasında çok daha az görülür.
Ayrıca bu oranlar nesillerdir Avrupa’da yaşayan Aşkenaz Yahudilerinin İsrail’e göçmesiyle de artış göstermiştir. Çünkü açık tenli insanlarda, melanin seviyesi daha da artış gösterir ve cilt kanserine yakalanma oranı yükselir. Geriye kalan Yahudiler ise 300 yıldır Orta Avrupa’da ve Sami halkından olan esmer Yahudilerdir.
Peki 3. sıra İsrail’e aitse ilk 2 sırada hangi ülkeler var?
2003 yılında Avustralya ve Yeni Zelanda, her iki cinsiyette de cilt kanserinin en çok görüldüğü ülkelerdir. Bu durum muhtemelen, açık tenli olan ve erken çocukluk döneminden itibaren güneşe maruz kalan nüfusun yüksek oranıyla ilgilidir.
Ancak elbette bu ülkelerin nüfusu, sadece yerli halktan ibaret değildir. Bu noktada Avustralya ve Yeni Zelanda’da da esmer aborjinlerin olduğunu ancak İngilizlerin bu bölgelere göç ettiğini hatırlatmakta fayda var.
Öte yandan ülkemizdeki duruma bakarsak Türkiye’de cilt kanseri, 1993 ve 1994’te erkeklerde %7,1 kadınlarda %8,8’lik oran ile en çok yakalanan 2. kanser türüdür. 1999 yılında ise %5 ile erkeklerde bu oran 5. sıraya gerilemiştir. 2003’te de ülkemizde bu rahatsızlığın sayısı, 126 kişiyle %1,3’e kadar düşmeyi başarmıştır.
Ancak şimdilerde İsrail için tehlike çanları artık çalmayı bıraktı.
Güncel verilere göre cilt kanseri riski, 3. sıralardan erkekler için 13., kadınlar için ise 20. sıralara kadar geriledi. İsrail için oldukça önemli olan bu gelişmede, vatandaşlarını bilinçlendirmeye yönelik gösterilen çabaların payı epey büyük.
Hükûmet, cilt kanserine yönelik farkındalığı arttırmak ve halkı eğitmek için “Cilt Kanseri Bilinçlendirme” adı altında da bir kampanya başlattı ve günün en sıcak saatlerinde, güneş ışığından uzak durmanın ve güneş ışığına çıkıldığında cildi koruyacak önlemler almanın oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Ayrıca İsrailli araştırmacılar, karşılaşılan ölüm oranı epey az olsa da kanser hücrelerinin yayılmasını engellemenin yollarını geliştiriyor. ABD merkezli Kanser Araştırma Enstitüsü de bu araştırmaların finans kısmına yardımcı olabilmek için hâlihazırda İsrailli araştırmacılarla birlikte çalışıyor.