Gözlerine baktığımız an günün tüm yorgunluğunu atmamızı sağlayan ve stresimizi büyük oranda azaltan evcil köpeklerimiz; daima bizim bakımımıza, ilgimize ve sevgimizi ihtiyaç duyar. Şüphesiz onlar olmadan hayat bizler için epey can sıkıcı olur ancak ya bizler olmasak onlara neler olurdu?
Görünen o ki yalnızca evcil köpeklerimiz için değil, sokaklarda kendi yaşam mücadelesini veren dostlarımız için de durum pek iç açıcı olmazdı. Çünkü bizler olmazsak bir kap mama veya suya ulaşamazlar, ayrıca insan atıkları da olmayacağı için karınlarını doyurmakta büyük zorluk çekerlerdi.
Nihayetinde de tüm düzen altüst olur ve dünyadaki yaklaşık 800 farklı köpek ırkı, tek tip bir hâl alırdı. Peki bu ırk tam olarak neye benzerdi?
Araştırmacılar, sevimli dostlarımızı 10.000 ila 40.000 yıldır evcilleştirdiğimizi tahmin ediyor.
Bizler de on binlerce yıldır onların yiyecek, korunma ve barınma ihtiyaçlarının karşılanması için tüm gayretlerimizi gösteriyoruz. Ancak eğer bizler olmasaydık, özellikle bakıma alışkın olan köpekler kendi başlarının çaresine bakmayı öğrenmek zorunda kalırdı.
Hiçbirimiz mama kaplarını dolduramayacağımızdan, hayatta kalmaları için yiyecek toplamaları ve avlanmaları gerekecekti. Bu noktada Retriever ya da Spaniel gibi avlanma ve takip yetenekleri bir hayli fazla olan köpek ırklarının işi, diğerlerine göre daha kolay olurdu.
Yine bu tüylü dostlarımız bizlerin ve sıcaklık kontrolünün olmadığı bir dünyada, yabani türler gibi yaşayacaktı.
Yani sıcak ve soğukla çok iyi mücadele edemeyen köpek ırkları, bir hayli zorlanırdı. Elbette Husky gibi kalın kürklü köpekler ya da Bulldog gibi düz yüzlü köpekler, sıcak veya soğuk bölgelere bir nebze daha uyum sağlayabilir.
Bulldog ve Pug Gibi “Buruşuk Yüzlü” Köpek Cinslerini Neden Asla Sahiplenmemeliyiz?
Fakat Boxer gibi kısa tüylü ırklar veya Tazı gibi vücut yağı epey az olan köpekler ise bilhassa soğuk iklimlerde büyük bir yaşam mücadelesi verirdi.
Ayrıca eğer bizler olmasaydık, doğal seçim hızla devreye girerdi.
Avlanma becerileri, uyum sağlama, hastalıklara karşı direnç ve sosyallik gibi temel hayatta kalma özelliklerinden yoksun kalan köpeklerin sayısı giderek azalırdı. Özellikle aşırı küçük veya aşırı büyük köpekler çok daha dezavantajlı olurdu.
Çünkü köpeğin büyüklüğü onun kalori ihtiyacını, ortamlar arası vücut sıcaklığı düzenlemesini ve yırtıcılara karşı duyarlılığını etkilerdi ve nihayetinde farklı ve tek tip bir köpek ırkı ortaya çıkardı.
Köpekler, eşlerini büyük oranda cinslerine göre seçmezler ve fırsat bulduklarında, kendilerinden çok farklı olan bir ırkla kolayca çiftleşebilirler.
Asya Yaban Köpeği
Zaman içinde de farklı köpek ırkları kaybolur ve sınırsız çiftleşme, tıpkı Avustralya yerli topluluklarındaki kamp köpekleri ve Güneydoğu Asya’da görülen köpeklere benzer bir şekilde tek tip bir köy köpeğini ortaya çıkarırdı.
Bu köpekler tipik olarak dengeli bir yapıya, orta büyüklüğe, çeşitli renklerde kısa kürklere, dik kuyruk ve dik kulaklara sahip olurdu. Fakat tüyleri, iklim faktörlerine adaptasyon sebebiyle bölgesel farklılıklarla çeşitlenebilirdi.
Ayrıca böyle bir senaryoda tüm köpekler, uzun vadede oldukça vahşileşir ve sosyallik ve beslenme açısından da şimdinin vahşi köpekleriyle birebir aynı olurdu. Böyle bir durum da nihayetinde belirli bölgelerde küçük aileler oluşmasına ve yıllık üreme düzeninin yeniden oturmasına olanak sağlardı.