Bir Dünya düşünün ki tüm okyanus, deniz ve göl suları içme suyu olsun. İlk duyuşta, su krizinin çözüleceğini düşündüğünüzde kulağa güzel gelebiliyor fakat sonucunda neler olabileceğini öğrenince ağzınız açık kalacak!
Dünya, akıl almayacak derecede düzenli bir işleyiş içinde. Ekosisteme dair bir şeyi, dışarıdan bir dokunuşla değiştirsek, domino taşları gibi, diğer her düzeni yıkabilecek bir etkisi oluyor.
Günümüzde su, iklim krizi ve küresel ısınmanın etkisiyle sık sık gündeme geliyor. İleride su savaşlarının çıkacağı bile söyleniyor. Peki gezegenimizdeki tüm sular, içme suyuna dönüşseydi neler olurdu?
İster domino taşı diyelim, ister kelebek etkisi; bunun boyutunu, deniz sularının içme suyuna dönüştürüldüğünde neler olabileceğinden anlayacağız.
Yaşam alanları sular olan balıkların, kendi ekosistemleri dışında bir ortamda yaşaması elbette mümkün değil. Eğer denizler içme suyuna dönüşseydi, kısacası denizlerde hiç tuz olmasaydı, bu birçok balığın ölümüne sebep olurdu. Bahsettiğimiz kelebek etkisiyle de iklimler ve sıcaklık dereceleri değişmeye başlardı.
Keşfedilmemiş türleri öğrenme şansımız olmazdı.
Okyanuslarda yaklaşık 228,450 canlı türü yaşıyor. Üstelik tahmin edilen 2 milyon tür henüz keşfedilmedi bile. Okyanuslarda tuz olmazsa, suların derinliklerindeki henüz keşfetmediğimiz milyonlarca türü de asla öğrenemeyiz.
Aslında yukarıdaki görsele bakınca insan, “Keşfetmemize pek de gerek yok gibi aslında ya…” diye düşünmüyor değil.
Oksijensiz ve besinsiz kalırdık.
Tuzlu suda yaşayan canlılara dahil olan algler, Dünya’daki fotosentezin yarısından sorumlu! Bildiğimiz üzere bu fotosentez, gezegenimize yiyecek oksijen sağlamakta hayati önem taşıyor. Kısacası nefes almamızı sağlıyor.
Eğer tuzlu sular tatlı suya dönüşseydi ve algler yok olsaydı, oksijen seviyemizin düşmesinin yanı sıra atmosfere çok daha fazla karbondioksit salınırdı. Eh, bu da sera gazının etkisiyle Dünya’nın bazı yerlerini dayanılmayacak derecede sıcak yapardı.
Bir domino taşı daha düştü, bu dayanılmayacak derecedeki sıcak, bazı bitki türlerinin de yok olmasına sebep olurdu.
Dünyamızın belirli bölgelerinde sıcaklığın ciddi seviyede artması, şu anda sahip olduğumuz çeşitli bitki türlerinin yok olmasına yol açardı. Başka bir deyişle, besin zinciri bozulmaya başlardı ve insanlar dahil pek çok canlı türü, hayatta kalamazdı.
Okyanus akıntıları, sıcak su ve hava akımlarını eskisi gibi sirküle edemezdi.
Akıntılar; ılık suları Ekvator’dan daha kuzeye taşırken kuzeyden gelen daha soğuk sular, güneydeki daha sıcak bölgeleri soğutur. Ekvator bölgesindeki sıcak sular, daha fazla tuz taşır.
Bu daha sıcak su, daha derine inerken soğuk su üstte kalır. Su, donacak ve buz kütleleri oluşturacak kadar soğur. Anlayacağınız üzere, iklimler yine neye uğradığını şaşırır.