Modern bilimin getirdiği değişimler ile DNA sayesinde köklerimizi keşfetmek artık çok yakınımızda. Yurt dışında DNA testi ile soyağacını öğrenmek yani genetik soy testi yaptırmak isteyenlerin sayısı her gün artış gösteriyor. Ancak bu testlerin nasıl çalıştığı ve sonuçlarının ne kadar güvenilir olduğu konusunda bazı soru işaretleri bulunuyor.
Tıptaki gelişmeler hızla ilerlerken genetik soy testi ile amaç, ataların kökleri hakkında bilgi sağlamak ve uzaktan akrabalar ile bağlantı kurmak olabiliyor. Özellikle evlatlık olan veya göçmen kişiler için de tercih sebebi bu yöntemde bazı sapmalar görülebilir mi?
Testleri gerçekleştiren şirketler arasında veya tek yumurta ikizleri arasında sonuç farklılıkları olabilir mi?
DNA örneği ile farklı ata profilleri raporlanabiliyor.
Tek yumurta ikizlerin DNA örnekleri verildiğinde sonuçların aynı çıkacağını düşünebilirsiniz. Ancak durum pek de öyle olmuyor. Tek bir şirketten çıkan sonuçlar farklıydı. İkizlerden biri yüzde 13 Avrupalı çıkarken diğerinde bu sonuç sadece yüzde 3 oldu.
Farklı profiller atanmasının sebepleri arasında bir bölgenin geçmişteki sakinlerin önemli ölçüde göç etmesi de bulunuyor. Soy teriminin coğrafi, tarihî, kültürel ve dinî gibi çeşitli yorumlara tabi olması da genetik kök çıkarımında hata veya belirsizlikleri beraberinde getiriyor.
İyi de testlerin doğru yöntemlerle yapıldığını varsaysak bile sonuçlar neden farklı çıkabiliyor?
Her şirketin, DNA veri tabanları birbirinden farklı.
DNA testi firmaları, sonuçları değerlendirirken kendi veri tabanlarını kullanıyor. Bu veri tabanları ne kadar büyük ve çeşitli olursa test sonuçları o kadar doğru olabilir. Ancak Afrika, Güney Asya gibi bazı etnik gruplar diğerlerine göre daha az temsil edildiği için bu gruplara ait bireylerin sonuçları daha az doğru oluyor.
Ayrıca genetik bilimler alanında yapılan yeni keşifler olduğunu düşünürsek de firmaların genetik bilgi tabanını sıkça güncellemesi gerekiyor. Ancak bu sayede sonuçlara daha doğru yaklaşmak mümkün.
Genetik testlerde tüm genomlar sıralanmaz.
Şirketler, olası tüm genetik varyasyonlara bakmaz. DNA’da bulunan milyonlarca tek nükleotid polimorfizmiye (SNP) odaklanır. SNP’lerin nesiller boyunca aktarılmasından dolayı bu yönteme başvurulsa da yine burada veri tabanı devreye giriyor. SNP sonuçlarının bilinen atalara sahip insanlardan oluşan veri tabanı ile eşleşmesi lazım.
Bu noktadaki bir diğer sorun ise küçük olsa da büyük hatalara eğilim olması. Genom dizilimlerde yüzde 99,9’luk bir doğruluktan bahsedilse bile genomdaki 1 milyon yerin işlenmesinde 1.000 tane hata alınabilir.
Tahminleri yapanın bir bilgisayar programı olduğunu unutmamak gerek.
DNA testi sonucunda yüzde 20 Avrupalı, yüzde 30 Çinli vb. verilerle karşılaşabilirsiniz. Çünkü algoritmalar, kişinin SNP verilerine göre farklı ata kombinasyonları yapıyor. Bu da aslında genetik olarak birbirine çok benzeyen atalar arasında ayrım yapma noktasında kusur demek.
Çıkan sonuçlar kişiden kişiye göre değişebilirken etkileri de farklı olabilir.
Kimi kullanıcılar, kendilerini bildikleri etnik kökenlerden farklı bir kökene sahip olarak bulurken bazıları aile hikâyelerini ve anlatılan geçmişi doğrulayan sonuçlar alabiliyor. Ataların kökenleri ve aile ilişkileriyle ilgili beklenmedik bulgular psikososyal sonuçlar da doğurabiliyor.
Ayrıca bu tür hizmetlerde birinci dereceden kuzeni tespit eme olasılığı yüzde 100 olabilirken üçüncü veya dördüncü kuşak kuzeni tespit etmedeki yüzde, 15’lere kadar düşebiliyor. Bu yüzden de tam bir soyağacı çıkarmak ne kadar doğru olabilir ki?
Hemen harekete geçmemekte fayda var.
DNA testi sonucunda yüzde 10’nunuz Norveçli çıktıysa ve eğer bu konuda bir soy belgeniz yoksa hemen atalarınızı aramaya başlamamalısınız. Bir diğer testte muhtemelen bu yüzdenizde değişiklik olacaktır.
Eğer farklı şirketlerden de aynı tutarlı sonuçları alırsanız o zaman uçak biletinizi alabilir ve Norveç’e doğru harekete geçebilirsiniz. Ancak yine de unutmayın ki soyunuzun en güvenilir göstergesi, etnik köken tahmini değil, eşleştiğiniz kişilerin isimleri ve soyağaçları.