Gezegenimizin eski sahipleri dinozorlar, arkeolojik kazılardan yola çıkarak tahmin edilene göre hemen hemen 165 milyon yıl boyunca hayatta kaldılar. Koskoca 165 milyon yıl! Peki evrim varsa bunca yıl boyunca neden zekâ geliştiremediler?
“Madem evrim var, o zaman maymunlar neden insan olmuyor?” tadında bir soru daha var: “Madem evrim var, dinozorlar neden yüz milyonlarca yıl yaşamalarına rağmen zeki yaratıklara dönüşmedi?”
Aslında bu sorunun birkaç mantıklı cevabı var. Bakalım bir zamanlar gezegenimizin sahibi olan dinozorların insanlar gibi zekâlarını geliştirerek modern uygarlıklar kuramamasının sebebi ne?
Dinozorların beyinleri, vücutlarına oranla çok küçük.
Brontosaurus, Triceratops ya da Tyrannosaurus gibi “klasik” ya da bir diğer tabirle “kuş olmayan” dinozorlar; yılan, timsah ve kertenkele gibi sürüngenlere çok benziyor. Bu modern sürüngenler, vücut büyüklüğüne göre her zaman çok küçük beyne sahip.
Bu yüzden bir yılanı, bir köpeği eğittiğiniz gibi hiçbir zaman eğitemezsiniz. E tamam, beyinleri küçüktü ama zekâlarını geliştirebilselerdi beyinleri de büyümez miydi? O niye olmadı? Çünkü ihtiyaçları yoktu.
Dinozorların, zekâlarını geliştirmek için bir sebebi yoktu.
Dinozorların yaşadığı dönemde Dünya, zekâlarını geliştirebilecek yeteneklere veya koşullara uygun değildi. Çoğunlukla avcı ve av olarak yaşayan hayvanlardı. Türleri için cennet gibi olan bir dönemde yaşadılar. Zekâ gelişimi, evrimlerinde öncelikli bir faktör değildi.
Belirli bir ekosistemde yaşadıkları için bu ekosistemdeki kaynaklara uyum sağlamak, belli davranışları ve becerileri; kısacası zekâyı geliştirmekten daha önemliydi.
Üstelik dinozorların soğukkanlı hayvanlar olmaları ve metabolizmalarının yavaş çalışmasından kaynaklı olarak enerji tasarrufu sağlamak adına beyin gelişimini arka plana atması da bir diğer olası faktör. Çünkü zekâ geliştirselerdi daha fazla enerji harcayarak kendi türlerine özgü yeteneklerini kaybederlerdi.
Tabii ki bunların hepsi hipotezden ibaret. Dinozorların zekâ düzeyi hakkında net bir bilgiye henüz sahip değiliz. Sadece bizim kadar zeki olma ihtiyacı duymadıklarını biliyoruz.
Biz insanlar, zekâmızı geliştirmek zorundaydık.
Evrim sürecinde doğa her zaman seçilimler yapar ve bu seçilimlere uymayanlar eninde sonunda oyundan ayrılır. Biz de başlangıçta dört ayak üstünde yürüyorduk fakat koşullara uyum sağlamak adına dikleşmeye başladık.
Bu dikleşme; metabolizmayı hızlandırdı, elleri serbest bırakarak saldırıya karşı savunmayı artırdı, yiyecek bulma ihtimalini yükseltti, başka hayvanları daha yüksekten görmemizi sağladı.
Beynimiz geliştikçe soyut düşünme yeteneklerimiz, iş birliklerimiz, uygulamalı yeteneklerimiz arttı; bilim, sanat ve diğer alanları incelemek için yeterli zaman ve enerjiye sahip olduk. En sonunda ise modern uygarlığın kapılarını açtık.
Şunu da eklemekte fayda var:
Evrim, yüksek veya düşük düzeylere ayrılan bir şey değildir. Bu yüzden mutlaka zekâ yönünde gelişmesi veya maymunların insanlara dönüşmesi gerekmez. Evrimin amacı, çevreye uyum sağlamaktır ve bunu yapmanın birçok yolu vardır. Zekâ ise bu yollardan sadece biridir.