Çocuk sahibi olmanın, annenin bedeni üzerinde büyük fizyolojik değişimler yarattığını biliyoruz. Peki ya babalar? Babalar da bazı fizyolojik durumlar yaşıyor olabilir mi? Bilimin penceresinden yanıtlıyoruz.
2023 yılında yayımlanan “Changes in left hippocampal volume in first-time fathers: Associations with oxytocin, testosterone, and adaptation to parenthood” (İlk kez baba olanlarda sol hipokampal hacimdeki değişiklikler: Oksitosin, testosteron ve ebeveynliğe uyumla ilişkileri) isimli makale oldukça çarpıcı sonuçlara ulaşarak literatürde büyük ilgi gördü.
Baba olma sürecinde beyinde meydana gelen yapısal değişiklikleri inceleyen bu araştırma, babaların beyin yapılarındaki değişimi araştırarak çocuk sahibi olma sürecinde yalnızca annelerin değil babaların da fiziksel olarak etkilenip etkilenmediğini tespit etmeyi amaçlıyor.
Bulgulardan önce metodolojiye göz atmakta fayda var.
Araştırma, hamilelik döneminde ve doğumdan 6 ay sonra ilk kez baba olan erkeklerin beyin yapısındaki değişiklikleri incelemek için manyetik rezonans görüntüleme (MRI) kullanıyor.
Ayrıca, araştırma kapsamında hormon seviyelerini (oksitosin ve testosteron) ve ebeveynliğe adaptasyonu ölçmek için anketler ve hormonal analizler kullanılarak katılımcıların ilgili verileri kullanılıyor.
Çalışmaya, ilk kez çocuk sahibi olacak olan California’da yaşayan ve yaşları 24 ile 41 arasında değişen 38 erkek katılımcı dahil ediliyor.
Bu doğrultuda, prenatal ve doğum sonrası oksitosin seviyeleri, prenatal ve doğum sonrası testosteron seviyeleri, ebeveynlik stres seviyeleri, ebeveyn-çocuk etkileşim kalitesi ve ebeveyn-çocuk bağlanma düzeyi gibi değişkenlerin sol hipokampüs hacmindeki değişime etkisi inceleniyor.
Bulguları incelemeye başlayalım. İlk kez baba olan erkeklerin sol hipokampüs hacminde artış olduğu görülüyor!
Babaların beyin yapısında meydana gelen bu değişikliklerin, ebeveynlik rolüne uyum sağlama süreciyle ilişkili olduğu belirtiliyor.
Başka bir deyişle, sol hipokampüs hacmindeki artış, babaların özellikle çocuk sahibi olmasından 6 ay sonrasında daha güçlü duygusal bağlanma yaşadıklarını belirtmesiyle açıklanıyor.
Ek olarak, bu artış sonrasında babaların çocukla bağlanma problemi yaşamasının azaldığı ve çocukla daha işlevsel etkileşimler kurabildikleri görülüyor.
Araştırmacılar bu bulguları, babaların ebeveynlik görevlerini yerine getirirken beyin yapılarında meydana gelen değişikliklerin işlevsel olduğunu ve bu değişikliklerin ebeveynlik rollerine uyum sağlama sürecini desteklediğini öne sürerek yorumluyor.
Salgılanan hormonların da rolü büyük!
Doğum öncesi dönemdeki hem fizyolojik hem de sosyal bağlılık gibi süreçlerde rolü olan oksitosin hormonu seviyelerinin hipokampüs hacmindeki değişiklikleri açıkladığı belirtiliyor.
Doğum sonrasındaki dönemdeki testosteron seviyelerindeyse düşüş görüldüğü, bu değişimin de hipokampüs hacmindeki değişikliklerle ilişkili olduğunu bulunuyor.
Bu düşüşün, babaların ebeveynlik rolüne daha fazla yatırım yapmasını desteklediği öne sürülüyor.
Ek olarak, sol hipokampüs hacmindeki artışların, babaların 6 ay sonrasında daha düşük düzeyde ebeveynlik stresi yaşamasına sebep olduğu tespit ediliyor.
Özetle, bu bulgular baba olma sürecinde beyinde meydana gelen yapısal değişikliklerin hormon seviyeleri ve ebeveynlik davranışlarıyla nasıl ilişkili olduğunu gösteriyor.
Son olarak, her zaman yaptığımız gibi bu araştırmanın da her bilimsel araştırmada olduğu gibi bazı kısıtları olabileceğini ve kendi örneklemi kapsamında genelleştirilebileceğini hatırlatarak içeriğimizi noktalayalım.