Psikolojimizin, beden sağlığımız üzerinde etkileri olduğu su götürmez bir gerçek. Son yıllarda daha fazla araştırılmaya başlanan bu beden- psikoloji ilişkisi, iyimser insanların diğer insanlara oranla daha az ölüm riskinin olduğunu da kanıtladı. Peki nasıl oluyor bu?
Duygusal durumlarımızın ve dünyaya bakış açımızın bedenimiz üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani çok stresli ya da endişeli olmak bizi sandığınızdan daha fazla etkilerken, her şeye kötümser bir şekilde yaklaşmak da bizleri yavaş yavaş tüketiyor olabilir.
Yapılan bilimsel araştırmalar ise insanlara çok önemli bir şey söylüyor: Ne kadar iyimsersen o kadar sağlıklısın. Özellikle kalp sağlığımızı etkileyen olumsuz duyguları bastırmak kardiyovasküler riskleri azaltıyor. Bu da yaşam sürenizi büyük oranda artıyor diyebiliriz.
İyimserliğin hayata pozitif bir bakış açısıyla yaklaşmanın ötesinde sağlığımız üzerinde olumlu etkiler yaratabilen güçlü bir faktör olduğunu anladık ancak iyimserliğin (optimizm) ne demek olduğunu biliyor muyuz?
Yaşadığımız bu zamanda iyimser düşünmek oldukça zor. Ancak bunu başarabilirsek geleceğe dair olumlu beklentileri olan ve zorlukların üstesinden gelebileceğimize dair inanca sahip olan insanlara dönüşebiliriz. Yani bu durumda iyimserlik her olaya ve düşünceye iyi, olumlu bakabilme fikri demek oluyor.
Fakat iyimser tutum sadece bununla sınırlı değil. Bu pozitif dünya görüşü, bizleri karşılaştığımız problemlere çözüm bulma konusunda da cesaretlendiriyor. İyimser bireyler, hayatın zorluklarıyla karşılaştıklarında bile iyi sonuçlar elde edebileceklerine inanıyor ve bu inanç, onların günlük yaşamlarında bir dizi olumlu etki yaratıyor. Kelebek etkisi de diyebiliriz.
Gündelik hayatın karmaşası içinde sıkça göz ardı edilen iyimserlik, sadece ruh sağlığımızı değil; aynı zamanda fiziksel sağlığımızı ve hatta yaşam süremizi bile değiştirebilecek bir etkiye sahip.
Alan Rozanski ve ekibinin “JAMA Network Open” dergisinde 2019 yılında yayımlanan araştırması, iyimserliğin kardiyovasküler olaylar ve tüm nedenlere bağlı ölüm riski üzerindeki etkisine dair kapsamlı bir meta-analiz sundu ve olaylara iyimser yaklaşmanın sağlık üzerinde olumlu etkilerinin olabileceğini gösterdi. Yani hayata pozitif yönden bakmak ya da olaylara sakin bir şekilde yaklaşmak, özellikle kalbimiz için çok önemli.
Psikolojik sağlığın kardiyovasküler hastalıklar üzerindeki rolü, yeterince önemsenmeyen ancak bir o kadar da hayati önem taşıyan bir konu. Sonuçta sağlıklı ve uzun bir yaşamdan söz ediyoruz.
229.391 katılımcıyı kapsayan 15 farklı bilimsel çalışmanın meta-analizi, iyimserlik ile kardiyovasküler olaylar veya tüm nedenlere bağlı ölüm oranı arasındaki ilişkiyi 13 yıl boyunca inceledi. Sonuçlara ise inanamayacaksınız. İyimser insanlar %35 daha düşük kardiyovasküler hastalıklara yakalanıyor. Dahası iyimser bir tutum sergilerseniz ölüm riskiniz %14 daha düşük oluyor. Bu oran göz ardı edilemeyecek türden.
İyimserlik belli bir oranda genetik faktörlere bağlı olsa da bu tutumu daha sonradan da kazanılabilirsiniz.
İyimser bir tutum sergilemek birçok farklı etkene bağlı. Tabii ki genetik faktörler de bunlardan bir tanesi. Optimizm, yaklaşık %25 gibi bir oranla genetik faktörlerle etkili olsa da çevresel faktörler sayesinde bu tutumu geliştirebilir ya da bu bakış açısından tamamen uzaklaşabilirsiniz. Olumlu bir bakış açısına sahip olmanız için gereken belli başlı şeyler var.
İyimserlik, büyük oranda olaylara ve başka insanlara karşı duygu durumumuzu kontrol etme üzerine dayalı. Örneğin öfke, nefret, bencillik ya da stres gibi duygulardan uzaklaşarak merhametli, nezaketli ve affedici bir yapıya sahip olmak sizi daha iyimser biri yapabilir. Ya da sağlıklı bir yaşam sizi olumlu düşünmeye itebilir. Sağlıklı beslenme, spor yapma ya da sigara kullanmamak bizlere hem kaliteli bir yaşam sunabilir hem de iyimser olmamızda bize yardımcı olabilir.