Kasvetli ve soğuk kış aylarında yorgun geçen bir günün ardından veya depresyonla mücadele ettiğimiz dönemlerde birçoğumuz “Neden biz de kış uykusuna yatmıyoruz ki?” diye düşünmüşüzdür. Bilimin bu soruya cevapları elbette var. Hatta bazı araştırmacılara göre ileride bizim de kış uykusuna yatabilme ihtimalimiz olabilir.
Kış uykusuna yatma düşüncesi bazen; ayı, yarasa, sincap, kirpi, kurbağa, fındık faresi gibi hayvanları kıskanmamıza bile sebep oluyor.
Peki biz insanların neden kış uykusuna yatan canlılar arasında olmadığımızı, kış uykusuna yatmamızın nasıl mümkün olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?
Kış uykusuna yatmak, hayatta kalmayı destekleyen bir işlevdir.
Kış uykusu, soğuk havaya ve azalan yemek mevcudiyetine bir yanıt olarak ortaya çıkar. Kış uykusuna yatan hayvanların birçoğu oldukça küçüktür. Bu hayvanlar, havalar soğudukça vücut sıcaklıklarını koruyacak kadar yiyecek yiyemedikleri bir duruma gelirler.
Ek bilgi olarak vermekte fayda var: Kış uykusuna yatan canlıların vücut ısıları ve nabızları bir hayli düşük olduğundan, bir yerlerde gördüğünüz kaskatı kesilmiş sincap, fare, kirpi gibi hayvanların öldüğünü düşünüp gömmek veya çöpe atmak onları gerçekten öldürebilir.
Atalarımız kış uykusuna yatmamış.
İnsanların neden kış uykusuna yatmadığı konusunda iki önemli sebep bulunuyor. İlki, evrimsel atalarımızın kış uykusuna yatma geçmişi olmayan tropikal hayvanlar olması.
Yine de bulguları kesin olmamakla beraber, bazı araştırmalar ilk insanların aşırı soğuk koşullarda hayatta kalmak için kış uykusuna yatmış olabileceğini de ileri sürüyor.
Yeni Bir Araştırmaya Göre İlk İnsanlar Kış Uykusuna Yatıyor Olabilir
Kış uykusuna yatmak yerine keşifler ve icatlar yaptık.
Daha da önemlisi; ateş, giysi, barınak, avcılık ve tarımı bulduk. Bunların hepsi, kış uykusuna yatmaktansa soğuğa karşı hayatta kalmanın çok daha etkili yolları.
Kış uykusu uzmanı Prof. Dr. Sandy Martin, insanların hareketsiz kalmasının üreme de yapamayacakları anlamına geldiğini, böylece diğer türlerin bizden daha fazla üreyerek bizim yerimizi alabileceğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, insanları kış uykusuna sokmanın farklı yollarını arıyorlar.
İnsanları kış uykusuna sokmanın yöntemlerinden biri, tıp uzmanlarının vücut ısısını düşürmek amacıyla kullandığı kontrollü hipotermi.
Fiziksel travma geçirmiş, organ nakli yapılan veya ameliyat geçiren bazı risk altındaki kişileri tedavi etmek için kullanılan kontrollü hiptermi; kan dolaşımı ve nefes alma gibi metabolik süreçleri yavaşlatır.
Prof. Dr. Sandy Martin, tıbbi hipoterminin kış uykusuna yatma ile aynı şey olmadığını söylüyor ancak bazı araştırmacılar insanların bir gün kontrollü bir hipotermi kullanarak kış uykusuna yatabileceklerine inanıyor.
Kış uykusuna yatan hayvanların geçirdiği süreçleri inceleyerek insanlar üzerinde uygulanıp uygulanamayacağı araştırılıyor.
Başka bir yaklaşım, diğer memelilerin kış uykusuna yatarken kullandıkları aynı süreçleri tetiklemenin bir yolunu bulmak. Ancak, bunu nasıl yapacağımız henüz net değil.
Farklı hayvanlar kış uykusuna farklı şekillerde, sıcaklıklarda ve koşullarda yatıyor. Araştırmacılar, hayvanların kış uykusuna yatmasını sağlayan tüm karmaşık mekanizmaları hâlâ belirlemeye ve anlamaya çalışıyor.
Yavaş dalga uykusu yöntemiyle belki bir gün biz de kış uykusuna yatabiliriz.
Yarasalar, fareler ve lemurlar gibi birçok küçük memeli her gün kış uykusu moduna girer. Diğer memeliler, sonbahar ve kış süresince 6 ay boyunca kış uykusuna yatabilirler. 2007’de yapılan bir çalışmada, cüce keseli sıçan adı verilen bir keseli hayvan, laboratuvar koşullarında bir yıla kadar kış uykusuna yatabildi.
Prof. Dr. Sandy Martin, kış uykusu sürekliliği hakkında 2015 yılında yazdığı makalesinde metabolik aktivitenin farklı aşamalarının olduğunu öne sürdü. Bu aşamaların iki uç noktası aktivite ve kış uykusuydu.
Başka bir teori, bu sürekliliğin ortasında yer alan yavaş dalga uykusu yoluyla kış uykusuna yatabileceğimiz yönünde. Çünkü, aslında her gece metabolizma hızımızın ve vücut ısımızın düştüğü yavaş dalga uykusunu yaşarız.